Çocuklarımız için mayın döşenir yollara. Bir asker basar mayına, düşer ölür, ya da yaralanır. 20 yaşında aslan gibi bir delikanlı. Kolu bedeninden uzaktadır, gözleri onun değildir artık. Anaların aklı çıkar da, politikacıların umrunda değildir. Kuşlar susunca, silahlar konuşur. Adalet susunca, katillere gün doğar. Karanlık adamlara cesaret veren sistem, kendi topraklarında askerleri hedef alır. Aydınlık yüzlü adamlar politika sahnesinde yer almadığı içindir ki, mayın tarlaları çoğalır. Bir askerin hayatı, bir politikacının dilindeki "hurafeli cümle" kadar değerli değildir. O yüzden mayın haberleri, gazetelerde kaybolur gider. Ölenlerin sayısına takılır yetkililer, öldürenlerin önünü kesmekten önce... Gecesine gündüzüne ihanet sızmış aslan gibi gençlerin ömrü harcanır. Anaların duyulmaz olur çığlıkları. Bu güzelim ülkeyi sevmeyenler de çoktur. İrticanın palazlanması bu yüzdendir! Zafer bayramlarından rahatsız olanların, gündemi değiştirme çabalarına, gazeteler de kulluk eder. Cımbızla çekip alırlar, iktidara yaranmanın başlıklarını... Askeri yıpratmanın politikası son yıllarda had safhaya ulaşmış, adına da "demokrasi" denilmiştir. Oysa her şey planlı ve kasıtlıdır. Çanakkale Savaşı'nın şehitlerine bile saygı göstermeyen yobazların uydurduğu hikayeler, askeri yıpratmaya yöneliktir. Ülkemizde şeytan sirenleri çalarken, melekler ağlıyor. Anası ağlıyor ülkenin. Yalanların padişahları, ülkemizdeki alev rengini inkar ediyorlar. Değerlerimize küfredenleri bile korumaya alanların ülkesinde, ölüm ısmarlanıyor sanki, politik ağalara! "Döşeyin mayını. Çek iki asker daha. Helalinden olsun!"