Çilingir olduk da, Futbol Federasyonu'nun kapısını açtık. Haykıra haykıra, beylerimizin süslü camlarını kırdık! "Milyarlık maaş ambarında" neler varmış neler! Dokunduğu yeri altın haline dönüştüren sihirbazlarımıza ödenen maaşlar kadar, gizlenen hikayelerin perdesini araladık. Gazeteciliğin anayasası bunu emrederdi. Federasyon Başkanı'nın dizinin dibinde oturan saltanatın gerçeklerini, bütün ülke öğrensin istedik. Çünkü anası ağlıyor bu ülkenin. Diğer gazetelerin bu saltanat kayığında gezintiye çıktığını biliyoruz. Birlikte aynı kaldırımları adımladıklarını da... Onların bu tarihi meseleye uykulu gözlerle bakmasındaki sır, kendilerinden olanı korumaksa, halk onları tanıyor. Gazetecilik de onlardan utanıyor! TAKVİM'in sırrı burada... İliklerine kadar gazetecilik yapmak, TAKVİM'in yayın politikasıdır. Rakipleri kilolarca gazete kağıdı dağıtırken, 20 sayfalık TAKVİM'in 326 bin satması sebepsiz değil. Haluk Ulusoy'la başlayıp, Levent Bıçakçı ile devam eden Futbol Federasyonu hikayeleri daha sürecek. 11 trilyonluk personel gideri olan bir kurumun, büyüteç altına alınmasını istemek, ülkeye hizmettir. Yayılan yozlaşmanın hücreleri tedavi edilsin istediysek, sorumluluk duygumuzdandır. Futbolun ana kumanda merkezi, önce kendini haksızlıklardan ve saltanatlardan arındırmalı. Politikanın seçtirdiği federasyon başkanı, futbolun emrine girmeli. Levent Bıçakçı'nın, ağırlığının hissedilmediği bir lig düzenindeyiz. Sadece birilerine ödül verirken görünen bir başkanın, futbolun acı gerçeklerinde saltanat koltuğunda oturmasına itirazımız var. Milli takım teknik patronunun bile adam kayırdığı bir ülke düzeninde, eşitlik istiyoruz. Şeffaflık istiyoruz. Çocuklarımız harcanmasın, devletimiz sömürülmesin istiyoruz, Federasyonun beşiğini sallayan diğer gazetelere benzemeyen tarafımız, kimseyi rahatsız etmesin. Biz TAKVİM'iz... "Devletin sırtına binenleri indirmekte, üstümüze yoktur!"