Tarım işçilerinin hala bir umudu varsa, seçim öncesi verdiği sözlerin sadık bekçisi olanlar sayesindedir. Çiftçiyi sadece seçim mevsimlerinde hatırlayanlara inat, her daim onların kolundan çıkmayan birileri de var elbet. CHP Tekirdağ Milletvekili Erdoğan Kaplan, yıllarca Saray ilçesinin belediye başkanlığını yaptı. Toprağı kazmayı bilir, çiftçinin dilini de, şehirli edebiyatını da... Buğdayın ülkenin en hayati gıdası olduğunu bildiği gibi. 2004 yılında tarımda buğdaydaki ürün bolluğuna karşılık, çiftçinin halinden haberdar olan, ender vekillerden biridir Erdoğan Kaplan. Buğday alım fiyatlarındaki "şehirlerarası" ayrımcılığa dikkat çekerken, gazetelerin sükseli başlıklarına inat, enflasyonun çiftçi üzerindeki baskısını dile getiren de sadece odur. Meclis tatile girmeden önce "Siz zaten köye gitmezsiniz, yazlıklarınıza, tatil köylerine gidersiniz!" diye haykıran birinin, çiftçinin ağlayan yanı olduğu ortada. Nasılsa çiftçinin topraklarının satılmasını isteyen bir düzen var ülkemizde. Nasılsa ABD güdümlü politikanın hasat mevsimindeyiz. Darboğaza iteklenen Trakya çiftçisine, belki de iktidarın uzağında kalmanın bedeli ödettiriliyor. Şimdi ayçiçekleri güneşe dönüyor Trakya'da... Politika, yüzünü dönmüyor oralara. Erdoğan Kaplan, "Hadi oralara gidelim" dedi, Meclis tatile çıkmadan önce... Gerçeklerin teşhis edilmesi için, çiftçinin dinlenmesini önerdi, olay mahallinde... Toprak kadar anlamlı bir başka açıkhava müzesi daha yoktur. Tarlaya tohum verirsen, tarla hiçbir zaman sana borçlu kalmaz. Çiftçiye de, hakkını verirsen, çiftçi de ele güne borçlu kalmaz! Tarım işçilerinin hala bir umudu varsa, Erdoğan Kaplan gibileri olduğu içindir. Herkes, kendi gerçeklerinin yılmaz bekçisi olsa, halk için politika iktidar olurdu zaten.