Mustafa Sarıgül: Türkiye'nin sorununu da ilacını da biliyorum. Halkımızla birlikte her şeyin üstesinden geliriz...
***
Çözüm reçetem hazır
Sarıgül: Sorunu da ilacı da biliyorum. Halkımla birlikte, hepsinin üstesinden geliriz.
Yarınki kurultay öncesi CHP'nin geleceği için fikirlerini açıklayan Mustafa Sarıgül, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal sorunlarıyla ilgili hazırlıklarını da şöyle anlatıyor:
Ne gibi çözümler öneriyorsunuz? Türkiye'nin içerideki en büyük sorunu işsizliktir. Genç nüfustan yararlanamıyoruz. Piyasa ekonomisi içinde, devlet eliyle istihdam yaratmanın verimli olmadığını gördük. Bugün devlet eliyle yatırım yapmak da zaten mümkün görünmüyor, çünkü devlet altyapı yatırımlarına bile para ayıramıyor. Bu durumda, yerli ve yabancı sermayeyi, yatırım yapması için bekliyoruz. Ayrıca, ekonomik krizden yeni çıkmış bir ülkede, iç ve dış yatırımcının güven bunalımı vardır. Bunu gidermek yerine, NATO Zirvesi'nde aşırı işgüzarlıklarla Türkiye'ye yakıştırılmak istenen güvensizlik tablosuna katkıda bulunduk. Türkiye'nin, bana göre, en az Avrupa ülkeleri kadar, hatta belki de daha güvenli bir ülke olduğuna inanıyorum. İstihdam sorunu sadece devlet sorunu, hükümet sorunu değildir. Türkiye'de sanayici ve işadamı geleneği yerleşmelidir. Bu işadamı geleneğinden kastettiğim şudur: Bu ülkede bir işyeriniz varsa; sosyal devlet, ulusal birlik anlayışı içinde, o işyeri sadece ve sadece size ait bir işyeri değildir. O işyeri, aynı zamanda ülkenin işyeridir. İşadamının sorumluluğu, sermayesi oranında artar. Piyasa bütünüyle işadamına terk edilmişse, artık işsizlik sorunu onun da ana sorunudur. Bunun için de yatırımı daha çok teşvik edici, yatırımcının önünü açacak tedbirler alınmalıdır. Ülkenin bu sorununa sahip çıkan işadamları teşvik edilmeli, ödüllendirilmelidir. Vergi sistemi ona göre biçimlendirilmelidir. Yatırımcı ayırımı diye bir şey olamaz, yatırımcı yatırımcıdır. Özellikle Anadolu insanının sermayelerini birleştirerek kurdukları son derece başarılı sanayileşme adımları iyi izlenmeli, özellikle onlara yardım edilmelidir. Bu, büyük oranda bölgesel göçleri de önleyecektir.
Paradan para kazanma dönemi bitirilmelidir. Bu anlayış ülkemizin başına büyük işler açmıştır, güven sarsılmıştır. Bugün resmi kuruluşlar, işsiz sayısının 11 milyona ulaştığını belirtiyor. Buna, sözüm ona tarım işçisini de eklerseniz, ürkütücü rakamlar ortaya çıkacaktır. Hala, bu ülkede kimse korkmuyor mu? Asıl güven sorunu, buradadır. Tarımı, bütçe açıkları dolayısıyla destekleyemiyoruz. En azından ortada kalacak ürünler yetiştirmek yerine, dünya piyasalarında kolay alıcı bulan ve para kazandıran ürünlerin yetiştirilmesi için önderlik görevimizi neden yapamıyoruz? Ayrıca tehlike bu kadar da değil, dünya üretim teknolojisinin gelişimiyle, daha çok üretim daha az insanla yapılıyor. Bu nedenle de hizmet sektörü gözardı edilmemeli.