Savcı, sanık sandalyesindeki yaşlı teyzeye sorar: - Bize yaşınızı söyler misiniz? - 86 yaşındayım. - Lütfen bize olay günü neler olduğunu anlatın. - O gün hava çok güzeldi ve ben parkta oturuyordum... Derken, o adam geldi ve hemen yanıma oturdu. - Onu tanıyor muydunuz? - Hayır ama tatlı birine benziyordu. - Sonra ne oldu? - Birden bacaklarımı okşamaya başladı... - Ona engel oldunuz mu? - Hayır. - Neden? - Çünkü hoşuma gitti.. Kocam 30 yıl önce öldüğünden beri, kimse bana böyle dokunmamıştı... - Sonra ne oldu? - Daha sonra göğüslerime dokundu... - Engel oldunuz mu? - Hayır. - Neden? - Çünkü, bana kendimi uzun zamandır ilk defa bir kadın gibi hissettiriyordu... - Sonra ne oldu? - O kadar tahrik olmuştum ki, "SEVİŞ BENİMLE, HADİ SEVİŞ BENİMLE!!!" diye bağırdım... - Sizinle sevişti mi? - HAYIR!!! Ben öyle deyince, o birden "GÜLÜMSEYİİİN, KAMERA ŞAKASI!!!" diye bağırdı. Ben de onu vurdum!!! Kaplumbağa-Tosbağa
Ücra bir köyün ilkokuluna müfettiş geleceği haberi alınır. Bunu duyan tek sınıflı ilkokulun tek öğretmeni panikler, çünkü çocuklar 2. sınıfta olmalarına rağmen çok zor okumaktadırlar. Öğretmen, müfettişin geleceği gün sınıfta ufak bir konuşma yapar: "Bakın çocuklar bugün okulumuza müfettiş gelecek. Muhtemelen de tahtaya bir şeyler yazıp okumanızı isteyecek. Müfettiş tahtaya bir şey yazmaya başlarsa, hemen bana bakın ben size ne yazdığını anlatırım, siz de okumuş gibi yapıp söylersiniz." Çocukların aklına yatmış bu tabii. Müfettiş gelmiş, kısa hoşbeşten sonra çocuklardan birine "Kalk bakalım" demiş. "Şu tahtaya yazdığımı oku." Ve başlamış kocaman harflerle "kaplumbağa" yazmaya. Bunu gören öğretmen, müfettişe çaktırmadan çocuğa bir güzel anlatmış tahtada ne yazdığını. Müfettiş: Oku bakalım oğlum ne yazıyor? Öğrenci: Tos-ba-ğa.