Çok değil, bundan 5 yıl önce hayal bile edilemeyecek bir olay dün gerçekleşti. Türkiye'de bir Formula 1 yarışı yapıldı. 2 yıl gibi kısa bir sürede bitirilen devasa komplekste, 120 bini aşkın F1 tutkunu, 20 aracın kulakları sağır eden gürültüsüne "ninni" muamelesi yaparak yarışı izledi. Birçok milletten İstanbul'a gelen binlerce kişi artık hayatlarında Türkiye'yi ve Türkler'i unutmayacak. Yanımızda bulunan yabancı gazetecilerin de Türkiye'yi ağızlarından düşürmediğine de şahit olduk. Bu, gurur vericiydi. Ülkemizin reklamı bundan daha güzel yapılamazdı. Yarış öncesinden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın F1'in patronu Ecclestone ile Mike Tyson takviyeli pist gezisi ve yapılan gösteriler de büyük günün güzellikleriydi. Yarışa gelince... Tribündeki seyirci potansiyelinin yüzde 70'ini elinde bulunduran Ferrari ve Schumi'nin yaşadığı hayal kırıklığından en başta bahsetmek gerekiyor. Kırmızıya gönül vermiş "Tifosi"ler için "yazık oldu" diyebeliriz. Michael Schumacher'in 14. turda Williams pilotu Webber'la çarpışıp "onarım" amaçlı girdiği pitten 38 saniyede çıkması, herkesi şoke etmeye yetti. Alman pilot 2 tur sonra aracını garaja çekti. 42. turda yine pistteydi Şampiyon... Bu şekilde 3 basamak tırmanan Schumi, sanki "En altta olmak bana yakışmaz" mesajı verir gibiydi. İlk basamakta yarışı baştan sona "süper" yarışan McLanen Mercedes pilotu Kimi Raikkonen vardı. Son 3 tura kadar "duble" yapması beklenen McLaren'da Montoya üstüste 2 hatasıyla bu düşünceyi bitirdi. Önce Jordan pilotu Freisacher ile çarpışan Montoya, 1 tur kala pistten çıktı ve yerini Renault'dan Alonso'ya ikram ediverdi. Çok istikrarlı bir sezon sürdüren Alonso sabrının karşılığını aldı. Günün diğer başarılıları, BAR-Honda'dan Button, Toyota'dan Trulli ve takım halinde Red Bull'du. Sonuç olarak; dün 2 milyarı aşkın kişinin evinde Türkiye ve İstanbul vardı. Buna vesile olan herkesin ellerinden öpüyoruz.