Durduk yerde "Kürtsorunu" diyerek PKK'dan kaynaklanan bölücü terörü çok farklı şekilde değerlendiren Başbakan Erdoğan, düştüğü acıklı durumu kurtarmak için muhalefete veryansın ediyor. Kendisini eleştirenlere öfke ile yükleniyor. Laf cambazlığı yaparak konuyu farklı alanlara taşımaya çabalıyor. Baktı ki Diyarbakır gezisinde meydan boş, teröristlerin destekçileri de bildiklerini okuyup sürekli mevzi kazanma peşinde; Erdoğan da konuyu hemen çarpıtmaya başladı. Yaptıklarının yanlış olduğunu hatırlatanları; "Kandanveölümdenoybekleyecekkadarsiyasettekiahlakiseviyeyialçaltıyorlar" diyerek suçladı. Oysa, Türkiye'de hiç kimse kandan ve ölümlerden medet ummuyor ve siyaseti bu şekilde yapmıyor. Başbakan'a, sadece "Kürtsorunu" yaklaşımının yanlış olduğunu belirtip ülkeyi etnik kimliklerle değerlendirmesinin yanlış olduğu hatırlatılıyor. Buna rağmen Başbakan'ın oyunları sürüyor. Önceki gün de, partisinin kuruluş yıldönümü törenlerinde "Aydın" denilenlerle yaptığı görüşmeyi eleştirenlere cevap verirken laf etti. "Bana,'PKKilenasılgörüşür?'diyorlar!BenPKKilegörüşmedim.Bununadısiyasiterbiyesizliktir" dedi. Bugüne kadar tek Allah'ın kulu, Başbakan'ı PKK ile görüşmekle suçlamadı! Dolayısıyla Erdoğan'ın bu kadar kesin konuşup karşısındakileri de "siyasiterbiyesizlikle" suçlaması çok anlamlı. Belli ki, sinirleri boşalmış ve konuyu çarpıtarak milletin dikkatini başka alanlara çekmeye çalışıyor. Türkiye'deTürksorunuvar! Herkes biliyor ve görüyor ki, Türkiye'de Kürt sorunundan çok Türk sorunu var! Kimileri "Kürtaydın,Kürtişadamı,Kürksiyasetçi,Kürtyazar" diye tanıtılmaya çalışılırken, "Türk" kimliği yok edilmek isteniyor. ÜlkemizdehangiKürtkökenliTürkvatandaşı,Kürtolduğuiçinkamuhizmetialamıyor,işbulamıyor,ticaretyapamıyor;hattaseyahatözgürlüğükısıtlanıyor?Kime"SenKürt'sün"denilerekherhangibiryerdeengelçıkartılıyor? Ama "Türk" kimliğine sahip çıkanlar, bazı bölgelerimizde maalesef endişe ile hareket edebiliyor ve baskıya maruz kalabiliyor. Onun için Başbakan'ın kabul ettiği "Kürtsorunu" başka bir şeydir. Onun adı resmen terördür. Tehdittir, şantajdır ve bölücülüktür. "Kürtsorunu" diyenler, bunu ekonomik ve sosyal anlamda söylediklerini ilan ediyorlarsa, resmen yalancıdırlar. Çünkü, Diyarbakır'da çekilen işsizlik, yoksulluk ve adaletsizlikler, bu ülkenin her tarafından yaşanıyor. Kastamonu'dan Artvin'e, Kars'tan Toroslar'a kadar her köşede aynı dramlara rastlanıyor. Ülkemizin bir tarafı hariç, hiçbir köşesindeki insanlar "BenTürkdeğilim" diyerek bağırmıyor. Hiçbiri "Budevletbizeişbulmuyor,karnımızıdoyurmuyor" diyerek silahlanıp dağlara çıkmıyor. Askerine, polisine kurşun sıkmıyor. Bölücülerin derdi, Kürt kimliğinin tanınması değil, katillerin İmralı'daki elebaşı dahil, tamamının serbest bırakılıp emellerine göre hareket etmesidir. Böyle olmasaydı, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bu kadar çılgınca saldırılar ve eylemler yapılmazdı. Bilakis hepsi, "Kürtsorununukabulettiler" deyip oynadı. Dolayısıyla bölücüler "Kürtsorunubenimsorunumdur" diyen Başbakan'a bölücübaşı Apo'nun serbest bırakılması talebiyle karşılık verirken, Erdoğan'ın hala muhalefeti siyasi terbiyesizlikle suçlaması, çok ama çok enteresan. Türk kimliğini "Türkiyelilik" ile geçiştirirlerse, görecekleri daha çok şey var demektir.
***
Baykal yandı!
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, Başbakan'ın tatil yaptığı Ekinlik Adası'ndaki yolların yerine Doğu ve Güneydoğu'daki yolların asfaltlanması talebi, yeni bir polemik konusu olabilir. Ekinlik sakinlerinden bazıları ve Başbakan'ın çevresi, bu örnekleme ile "Neyani,Ekinlikbuülkeninbirparçasıdeğilmi?" derse, kimse şaşırmasın.