AB süreci içindeki zor kararlardan biri, Güney Kıbrıs hükümetinin bütün Kıbrıs'ın, temsilci olmasa dahi bağımsız bir ülke olarak tanımaktır. Önce şunu belirtelim ki; burada zorda olan hükümettir. Rahat olan Güney Kıbrıs hükümetidir. Elinde veto yetkisi var. Her dosyanın kapatılmasında ve açılmasında rey hakkı var. Anlaşmadığı takdirde; bütün maddi imkanları Güney zaten kullanıyor ve Kuzey ile olan ekonomik refah farkını büyütüyor... Anlaşma zorunluluğu içinde olan ise Türkiye'dir. İktidartatlıdır... Kıbrıs konusu, kolayca istismar edilebilecek bir konu. Tıpkı, 1999 yılında "Öcalan'ıyakalayanbenim" diyen parti ile (aslındadeğil),"Öcalan'ıasacağım" diyen partilerin (aslındaasamayacağınıbiliyoridi) seçimden zaferle çıktığı gibi. 21'inci dönem millet meclisi, işte bu duygular altında şekillendi. Bugün hükümet makul olanı yapmaya kalksa, zaten örtülü olarak Avrupa Birliği'ne karşı olan subaylar, 'istemezük' söylemi ile siyasal bir çatışma çıkarabilirler. Bu durumda hükümet düşer. Yerine kukla bir hükümet gelir. Biz de, iktidar tatlıdır ki, kukla mukla demeden yapılan teklifleri geri çevirmeyecek çok insan çıkar. Bugün makul olan Güney Kıbrıs'ı tanımak ve garantörlük haklarımızdan vazgeçmemektir. 3 Ekim'de müzakereler başladıktan sonra, ilk dosyanın açılması için Güney Kıbrıs'ın oy hakkı var. Dosya kapatılırken de durum aynı. Yani "Senitanımıyorum" dediğimiz, devletin oy'una ihtiyacımız var. Peki, bir gün karşı taraf da, "Benbuoyundanbıktım" derse, beni tanımayan adamı ben de tanımıyorum davranışına girerse ne yapacaksınız? Müzakereler duracak demektir. Yunanistan'ın baskısı ile Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler'in Kıbrıs'ta bir çözüme ulaşmadan onu üyeliğe kabul etmesi hata idi. Eğer, AB bu konuda (Yunanistan'ınbaskısıolmasaidi) üyelik müzakerelerini bitirse dahi, Güney Kıbrıs'ın üyeliğe alınmasını askıda tutabilirdi. Böylece Güney Kıbrıs'ın çözümü isteyen ikinci taraf olmasını sağlayabilirdi. Geçmişteki koalisyon hükümetleri, Türkiye'nin bu açmazını göremediler ve Güney Kıbrıs'ın adaylık ve üyelik sürecini engelleyemediler. Oysa ki, Kıbrıs'ın herhangi bir ekonomik topluluğa girebilmesi için, Türkiye'nin oluru gerekirdi (LondraveZürihAnlaşmaları).
Vetohakkıvar... Kıbrıs'ta yaşayan akrabalarımız olmasa, problem çok daha kolay çözülebilirdi. Şu anda, Kıbrıs'ta herhangi bir çözüm için Türkiye'nin taviz verme mecburiyeti var. Güney Kıbrıs'ın tavizi, olsa olsa üyeliğimizin müzakere sürecinde veto hakkını kullanmamasıdır. Burada bizim üyeliğimizi istemeyen büyük üye devletlerden biri; mesela Fransa'nın Güney Kıbrıs'ı kullanarak (vetohakkı) üyeliğimizi bloke etme ihtimalini unutmamak lazım. Bu konuya duygusal yaklaşmadan bakarsak, Güney Kıbrıs'ı tanımamız gerekecek. Önemli olan, ülkede 'İstemezük' seslerini duymamaktır.