Ne varsa iyi yapılmış ve yapılmakta olan, hep fedakarlıkla yapılmıştır. Anne, çocuğunu büyütür fedakarlıkla, asker vatanını savunur kanı pahasına, sanatçı eser verir uykusuz ve duraksız geceler boyu çalışarak. Eğer dünya bu günkü kaostan kurtulacaksa -ki mutlaka kurtulacaktır- yine bir çok insanın fedakarlıklar yapmasıyla kurtulacaktır.
* Hayatınızın engelsiz ve aydınlık olmasını istiyorsanız kendinize akıllı dostlar edinin. O zaman bir değil, bir çok akıllı olursunuz. Öyle değil de aklını az kullanan insanlarla düşüp kalkarsanız, emin olun başınız beladan kurtulmaz.
* Kendilerini gerçekçi olarak tanıtan yalancılar vardır. Onları her yerde görebilirsiniz. Onlar size savaşın hep sürüp gideceğini, hatta bunun evrensel bir yasa olduğunu söylerler. Onlar insanların doğuştan bencil olduklarını, kötü ve çıkarcı olduklarını ve bunun asla değişmeyeceğini söylerler. İnanmayın onlara. Fikirlerine bilimsel kanıtlar uydurmaya bayılırlar. Onlara inanmayın, hatta daha da ileri gidin. Onlar sizi değil, siz onları etkileyin. Siz onlara ümit ve sevgi aşılayın. Cesaret verin. Böylece kurtarın onları.
* Düşünmek zor bir iştir. Bu yüzden gerçekten çok azdır. İnsanlar hem hayatlarının iyi ve güzel olmasını isterler, hem de bunun için gerekeni yapmazlar, yani düşünmezler. Akla, mantığa uygun düşünmek ve bu düşünme metodunu kendi gönlü için de kullanmak esenliğin ön şartıdır. Ama düşünmek, gerçekten zor bir iştir. Tıpkı bir sporcunun kaslarını güçlendirmek için antreman yapması gibi, doğru düşünmek de sürekli akıl çalıştırılarak öğrenilebilir.
* "Bu dünyada yasa, paradır." Bu başlık bir günlük gazeteden alınma. Bayrampaşa cezaevinde çıkan isyandan sonra orada dönen çirkin işler gündeme geldi. Görüldü ki mahkûmlara gardiyanlar aracılığı ile bir takım insanlar uyuşturucu pazarlıyorlar. Yine bir haftalık dergide bir başka haber: "Romanya'da en büyük seks tüccarının karargahına girdik." Açıp bakıyorsunuz, bu işi pazarlayanların çoğu Türk ve fotoğraflarda kadınlar da seks tüccarları da sırım sırım sırıtıyorlar. Eskiden bu işten yakalananlar utanırlar, yüzlerini saklarlardı. Ne zaman ki tek ahlaki ölçü para oldu, o zaman insanlar yaptıkları işin ahlaki olup olmadığına bakmamaya başladılar. Çünkü tek ölçü paraydı artık.
* Eski Yunan uygarlığı Sokrates'i, Platon'u, Pisagor'u, Tales'i, Heredot'u yetiştirmiş bir uygarlıktır. Bugün sahip olduğumuz bir çok kültürel mirası eski Yunan uygarlığı sundu bize. Biraz inceleyince Yunan site yaşantısında ilginç noktalar yakalayabiliyorsunuz. Bir kere hemen hemen her sitede büyük bir açık hava tiyatrosu. Denildiğine göre buraya insanlar ailecek, yemeklerini alıp sabah vakti gelirler, akşama kadar trajediler, komediler izlerlermiş. Oyun konuları da tanrılarla insanların iç içe olduğu bir dünyadan seçiliyordu. Ve her zaman gururun, haksızlığın, yalanın insanı ne gibi uçurumlara sürüklediğini anlatan konular seçilirmiş. Tapınaklarda kahinler vasıtasıyla tanrılarla konuşulur, onlardan mesajlar alınırmış. Hastalar müzikle ve telkinle tedavi edilirmiş. Eski Yunan'ı yepyeni bir gözle yeniden incelemeli.
* Bizi hep yukarı itmeye çalışan, bizi yükselten bir güç var. Bu güç var olanı yenilemeye, geliştirmeye, daha ileri götürmeye yöneliktir. Bu güç durağanlığı sevmez, gelişmeden ve değişmeden yanadır. İnsan ise her şey tozpembe olsun, her şey istediği gibi olsun ister. Hep sağlıklı olsun, sonsuzca yaşasın eğilimindedir. Değişiklikler, yenilikler onu rahatsız eder, şaşırtır. Bizi yükseltici güçle, kendi tutuculuğumuz arasındaki bu çatışma bir çok acılara, gözyaşına sebep olur. Bu gücün bizimle ilgili bir planı vardır çünkü. Bu güç bizi kendine benzetmek ister. Kendisi gibi güçlü, bilen, seven ve bağışlayan olmamızı ister. R.Şanal