Selçuk Yula: Fenerbahçe'de geçen sene tüm futbolcular çoğu maçta Zico için oynadılar. Şimdi ise Aragones için oynarlar mı bilemiyorum...
Cüneyt Tanman: Sakatlıklara rağmen şampiyonluğun en büyük adayı Galatasaray'dır...
-Fenerbahçe ikinci yarıya 4 puan kayıpla başladı. Antep karşısında takımı nasıl buldunuz? S.Y.- Takımın iyi futbol oynamadğı bir gerçek. Benim hesabıma göre Fenerbahçe'nin bu hafta sonu liderlik koltuğuna oturması ve İstanbul Belediye (Olimpiyat), Hacettepe (Kadıköy), Gençlerbirliği (Ankara), Sivas (Kadıköy) maçlarıyla da puan farkını açması gerekiyordu. Ne var ki 4 puan geride kalındı. Çok güzel bir fikstür avantajı vardı, kullanılamadı. Sezon başında "Zico gitmesin, kalsın" diyen 2-3 kişiden birisiyim. O yüzden bu konuda eleştiri getirmek hakkımdır. Sezon başında Fenerbahçe'yi takip eden hemen hemen bütün yazarlar ''Zico gitsin, Kezman da satılsın, iyi bir santrfor alınsın'' diyorlardı. Ve yönetim onların istediklerini yaptı. Zico'yu gönderdi yerine Avrupa Şampiyonu olmuş bir teknik adam getirdi. Kezman'ı gönderdi onun yerine de İspanya Gol Kralı'nı aldı. Aurelio'nun yokluğunu da Emre ve Josico gibi oyuncularla kapatmaya çalıştı. Sezon başında herkesin alkışladığı hamleler şimdi ters döndü. Burada sorgulanacak tek isim var; o da Aragones. Elinde 2 tane gol kralı var. Kullanamıyorsun. Semih gibi futbolcu, artık kulübede oturmamalı. Bu sene takım Avrupa'da da yok. Büyük avantaj. Ama, puana çevrilemiyor. Daha önünde Galatasaray, Kayseri, Beşiktaş, Trabzon deplasmanları var. Umarım hayırlısı olur.
-Josico, Emre , Güiza hala beklenileni veremediler... Yanlış tercihler miydi? S.Y- Transferler, zar atmaya benzer. Hep yek de gelir düşeş de... Güiza alındığı zaman tek bir Allah'ın kulu çıkıp da ''Niye alındı'' demedi. Çünkü İspanya'nın Gol Kralı'nı getiriyorsun. Emre de aynı şekilde... Burak'tan hiç faydalanılmadı ki ben ondan çok şey bekliyordum. O da galiba Aragones'e takılanlardan. Josico biraz da mecburiyetten alındı. Ön liberodaki açığı kapatmak için yapılan denemeler başarısız oldu. Maldonado kötüydü. Deniz ve Selçuk sakattı. O bölgede sıkıntı olduğu gerçek. Devre arasında Gökhan Emreciksin alındı. Bursa maçında son dakikalarda oyuna girdi. Çok da iyi işler yaptı. Bir bakıyorsunuz Antep maçında kadroda yok. İşte benim anlamadığım noktalar bunlar. Herkesin bir yapısı vardır. Aragones de inatçı biri ama bu inat Fenerbahçe'ye zarar getiriyorsa bazı şeyleri ona birilerinin hatırlatması gerekir. Asr-ı Fener gecesinde Aragones, ''Nasıl büyük bir kulübe geldiğimi şimdi anladım'' dedi. İşte sezon başında bunu anlamış olsaydı Fenerbahçe böyle saçma sapan puanlar kaybetmezdi. Biz Fenerbahçe'nin çok büyük bir kulüp olduğunu biliyoruz. Bu beraberliklere başkaldırımız da bu yüzdendir. Dünyada her takımda futbolcu oynamazsa antrenörüne kızar. Orada devreye teknik adamın tavırları, şefkati girer. İyi bir teknik adamın iyi de bir psikolog olması gerekir. Aragones bunu beceremiyor. Geçen sene futbolcular çoğu maçta Zico için oynadılar. Bu sene Aragones için oynarlar mi bilmiyorum. Ben de merak ediyorum.
-Hakemleri bu hafta nasıl buldunuz... S.Y.- Hakemler, tam profesyonel olmadıkça yani hakemliği yardımcı bir meslek gibi gördükçe bu durumlar düzelmez. Her hafta birileri ağlıyor. Ağlayana emzik veriliyor. Eyyamcılık söz konusu. Benim üzüntüm bu kurum yüzünden Federasyon Başkanı Mahmut Özgener'in yıpratılmasıdır. Umarım sapla samanı ayırırız. Çünkü, başta da dediğim gibi hakemlik kurumu profesyonelleşmedikçe ne Haluk Ulusoy ne Mahmut Özgener ne bir başkası hiçbir şey fark etmez. Ben Mahmut Özgener'den profesyonellik konusunda bir adım atmasını bekliyorum.
C.T- Gösterilen kimi kartlar futbolun ruhuna aykırı. Hakemlik müessesesi ne yazık ki futbolun ruhunu anlamıyor. Futbolcunun psikolojisini bilmiyor. Hakeme agresif olarak itiraz etmek serbest. Elini hafifçe sarı kart diye salladığın zaman kart. Mesela Bilica'nın gördüğü ikinci kart büyük haksızlık. Örneğin Lugano ile Emre her dakika itiraz ettiler... Sırf kural diye Bilica'nın kart görmesi mi doğru, yoksa Lugano ve Emre gibi itiraz edenlere kart göstermemek mi? Aslında, Lugano ile Emre'nin yaptığı itirazlar sarı kartlık. Örneğin, Güiza'nın da bir el hareketi yapma teşebbüsü vardı. Hakemin kartınıa başvurmaması çok mantıklı. Sadece kuralı uygulayacağım diye herşeyi arap saçına döndürmemek lazım.
-Denizli karşısında takımı nasıl buldunuz... -C.T.- Her şeyden önce futbol oynamaya uygun bir zemin vardı. Ayrıca Denizlispor'da yaşanan değişim süreci de G.Saray'ın işini kolaylaştırdı. Ne var ki son vuruşlarda çok etkili değillerdi. Eksikler, sakatlıklar Galatasaray'ı çok fazla etkiliyor. Yoğun bir maç trafiği var. Galatasaray'ın Lincoln'lü ve Lincoln'süz olmak üzere iki ayrı oturmuş oyun formatı var. Takımda özellikle sol kanat çok iyi işliyor. Arda, Ayhan ve Hakan Balta çok uyumlu ve bu bölgede iyi işler yapıyorlar. Ama sağ kanat Galatasaray'ın yumuşak karnı. Sabri mutlaka iyi olmak zorunda. Lincoln'ün yokluğu çok önemli. Lincoln-Baros beraberliğinin ne kadar etkili olduğunu ilk yarının son maçlarında izledik. Ama, Lincoln yokken de Nonda ile Baros uyumu olumlu. Lincoln iyi bir oyuncu ama hiçbir zaman tam anlamıyla istikrarlı bir isim olamadı. Senede 5-10 maçın ötesinde başarılı olmasını beklemiyorum. Çok iyi bir yıldız ama herşeyi onun üzerine kurmak doğru değil. Galatasaray sakatlıklara, 3 kulvardaki mücadelesine rağmen bulunduğu konum ve oynadığı futbolla şampiyonluğun en büyük adayı.
- Galatasaray'da oyuncuların üst üste kart görmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? C.T- Kart sorunu özellikle tecrübeli ve takım kaptanlığı yapan Ümit Karan ve Ayhan adına büyük bir hata. Takımdaki oyuncuların olumsuz davranışlarını engellemeleri gerekirken gördükleri kartlar sorumsuzluk. Ancak, maalesef böyle hakemler ve yanlış uygulamalar da bu iki oyuncunun kırmızı kart görmelerinde önemli rol oynadı. Yani hafifletici sebepleri var. Ancak, dikkatli olmalılar. Sanıyorum ki bundan sonra gerektiği gibi davranacaklardır.