Başbakan Tayyip Erdoğan, şok gözaltına alınmaların yaşandığı Çarşamba akşamı konuşmasında, çetelerle mücadele konusunda da önemli mesajlar vermişti. Sosyal hukuk devleti ve demokrasinin oturması için mücadelelerinin devam edeceğinin altını çizen Erdoğan, şöyle konuşmuştu: "En büyük mücadeleyi mafyalarla, çetelerle verdik, vermeye devam edeceğiz. Asla bütün sorunları çözdük iddiasında olmadım. Demokrasi, insan hakları, ekonomi noktasında daha yüksek hedeflerimiz var." Erdoğan'ın konuşması ışığında, son Ergenekon gözaltılarının "gizli kodlarını" çözmeye çalışalım. Bir yorum var: "AK Parti'nin gündem değiştirme çalışmasıydı." Bu yorum yanlış. Gerçeklere uymuyor. Olaylara bakalım... Bize göre, "Hükümetin tam da gündemin değişmesini istemediği zamanda gündem değişti!" Erdoğan, Gazze konusundaki sert çıkışlarıyla, üzgün milyonları hislerine tercüman oldu. İç kamuoyunda puan topladı. Hükümet, tarihi bir adımla Kürtçe TV'yi yayına soktu. Başbakan, Aleviler'in iftarına katıldı. Açılım vadeden ilginç sözler etti. TRT, muharrem orucu vesilesiyle Aleviler'e açıldı. Nazım Hikmet'in "yılan hikayesi"ne dönen iade-i itibarı verildi, tekrar vatandaşlığa geri alınması sağlandı. AB ilişkilerinden sorumlu Devlet Bakanı atandı. (Aniden alınmış karar değildi. Çok önceden planlanmıştı.) Tabuların üzerine gidilmesinde, hükümet- Genelkurmay ilişkileri, ortak davranışı, beraberliği en iyi durumda bulunuyordu. Haftalarca tartışılacak hamlelerdi bunlar. Tartışmaya fırsat olmadı. Hepsi Ergenekon'da son dalganın etkisiyle gözlerden kaçtı. Hangi hükümet, asker-sivil ilişkilerinin kesişme noktasında bazı sıkıntılara yol açacak bir davadan rahatsız olmaz? Hangi "akıllı iktidar" kendi icraatlarının bu şekilde "gölgelenmesini" ister? Erdoğan, niye kendi ayağına ateş etsin? Bu kararı, sadece "siyasetten bağımsız" savcı verebilirdi. Bu yüzden "iktidar parmağı"na inanılmıyor. En azından Erdoğan'ın tüm bu son gelişmelerde "düğmeye basan isim" olması gerçeklere oturmuyor.
OLAYIN OMURGASI Ergenekon savcıları, 2003-2004'te tasarlandığı öne sürülen ve "hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik" bir darbenin ve Gladio benzeri örgütlenmenin başındaki "1 Numara" nın peşindeler. "Ergenekon" diye adlandırılan soruşturmanın ana omurgasını, "2003 ve 2004 tarihlerindeki darbe girişimi" iddiaları oluşturuyor. Emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon resmin bu kısmında bulunuyor. Bu darbe girişimlerin önlenmesinde, Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün rolü üzerinde sık sık durmakta yarar var. Bu gerçekler anlamlı şekilde ortaya konacaktır. Bu soruşturmalar, yarım kalan Susurluk olayını da tamamlayacaktır. Demokrasiye karşı, ciddi bir yapılanma olduğu ortada. Türkiye'nin on yıllarına egemen olmuş bir yapılanmadan hesap sorulması hiç kolay bir iş değildir. Bu ülkenin yakın tarihinde neler oldu? Ergenekon davası bu sorunun cevabını arıyor... Türkiye'yi iç çatışmanın eşiğine getiren Danıştay baskını oldu... Sayısız fail-i meçhul var. Dokunulması hayal edilemeyen kişiler, kurumlar; tutuklanıyor, sorgulanıyor ve mahkeme önüne çıkartılıyor. İnşallah bu gelişmeler sonunda, Türkiye'de bir daha kimse kendini devlet yerine koyarak demokrasiye, hukuka, siyasete egemen olma cesaretini bulamayacak.