*
Işık Hanım, ben belli aralıklarla size sesimi duyurmaya çalışıyorum ve rüyalarımı gönderiyorum. Onlara değer verdiğinize inanmam sebebiyle sizinle iletişim kurmak için çabalıyorum. Bu arada gazete yazılarınızdan öğrenebildiğim olumlamaları hayatıma uyarlamaya calışıyorum. Ancak dua ederken, hayatımda kişisel gelişimim için dileklerimi yaparken, hep içimde şöyle bir kaygı taşıdığımı fark ediyorum. Genelde yaşamın bize öğretileri hep zorluklar ertesi oluşuyor. Onun için sanki ben kişisel gelişimim için dileklerde bulunurken içimden zorluklara da dilek de bulunuyorum hissiyatına kapılıyorum ve bundan da huzursuzluk hissediyorum. Elbette hayatın sınavları sadece zorluklarda değil. Bazen elimizdeki güzelliklerin farkındalığı ve şükretmeyi bilmek de bir sınav. Ama yine de zorluklar bizi daha çok geliştiriyor sanki. Ben kendi payıma yeterince aldığımı ve artık neşeyle yaşayacağım bir kişiselgelişim süreci diliyorum. Diliyorum fakat yine de bu bahsettiğim düşünce beynimde bir kılçık gibi duruyor. Geçmişe ve bize kattıklarına teşekkür etmemizi ve bizi üzen tortuları da balona koyup uçurup yok etmemizi öneriyorsunuz. Evet yapıyorum, diliyorum ama teşekkür ederken tekrar zor bir süreç dilemek istemiyorum. Belki de bu bir çok insanın yaşadığı bir tedirginliktir. Düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim. Sevgiler, iyilikler dilerim... Rumuz: Adı saklı Sevgili Rüya Dostu, ağzına sağlık. Senin yazın, kalbinden geçeni ifade etmen, pek çok okuyucu için anlam taşıyor. Hayatta birşeylerin zor olması gerekmiyor. Zorluklardan sonra öğrenilebilir diye bir kuralda yok. Ancak çoğumuz değişmemeyi hayatımızda bizi mutlu edecek şeylerin peşinden gitmemeyi tercih ediyoruz. Ruha sınır koyuyoruz. Sanki ruh sadece dünyayla sınırlı. Sadece ödeyeceğimiz kirayı, yarının hesabını, aman başkası ne der diye düşünmememiz gerektiğini sanıyoruz. Bu büyük bir yanılgı. Tüm bunlar bizi aslı hedeften uzaklaştırıyor. Yani kendimiz olmaktan, ruhun tekamülünü gerçekleştirmekten kaçıyoruz. Bazen kitaplara yönelerek, bazen kilomuza takarak hedef şaşırtmaya çalışıyoruz. Ama ruh şaşırmaz. Tanrı oyunlara, yanılgaya düşmez.
Yıllar önce iyi kazandığım işimi kaybedince iki yıl süren bir sıkıntı yaşamıştım. O dönem ilk kitabımı yazmaya başladım. Sonrasında hayatım değişti. İlk rüyamda ki mesajı hayata geçirseydim, yazsaydım emin olun böyle bir süreç yaşamazdım. İnsanlar rahatları iyiyken düşünmemeyi seçiyorlar. Ne hayatı ne kendilerini. Sonra iki tokat yiyoruz. Arkasından öğrenmek için zorluk mu yaşamamız gerekiyor diye sorguluyoruz. Sistem, biz yerimizden kalkmayı seçmiyorsak, kaldırmayı bulacak yollar mutlaka yaratıyor. Çünkü sadece kendimizden sorumlu değiliz. Yaradılış anında verdiğimiz sözleri hatırlamamız gerekiyor. Ben artık hissettiğim neyse onu yaşıyorum. Böylece bir daha öyle bir zorluğun içine düşmedim. Zorluk gibi görünen şeylerde beni çok fazla etkilemeden gelip geçiyor. Zorlukları inançlarımızla yaratabiliyorsak kolaylıklarıda yaratabiliriz. Sadece emek ve zaman ayırararak. Para vermeye gerek yok, bedava. "Hayatımda her şey kolay ve keyifle gerçekleşiyor" veya "Hayatımda öğrenmem gerekenleri neşeyle öğreniyorum" diyebiliriz. Bakın rüyalarda böyledir. Rüya görürüz ama gereken değeri vermeyiz. Bizim dışımızda birşeymiş gibi davranırız. Sonra semboller devleşir, korku imgeleri, kabuslar görmeye başlarız. Sonra rüyalardan korkmaya, ruhun bize gönderdiklerini almamaya karar veririz. Bazende birisi yada birileri, rüyalarını düşünmeye başlar. Sonra da soru sormaya, anlamaya ve bilmeye. Ve rüyalar berraklaşır. Niyetin saflığı ile temizlenir. Rüyalar temiz ve net olurlar. Rüyalar korku imgeleri ile bizi uyandırmaya, seçimlerimizi hatırlatmaya çalışmazlar. Cehennem tekrarlardan oluşur. Sevgi ve Işık'la...