Yula: Böyle maçların havası farklı olur... F.Bahçeli futbolcular, Ankara'da kendilerini Porto'ya sakladılar diye umuyorum. Tanman: Galatasaray, Sami Yen'de bir başka oynuyor. Çok daha istekli ve tempolu futbol bekliyorum.
* Hem Fenerbahçe, hem de Galatasaray önemli Avrupa sınavlarına çıkacaklar. Bu maçları nasıl değerlendiriyorsunuz? C.T.: Hem Galatasaraylı hem de Fenerbahçeli oyuncular deplasmanlarda yeterince özverili oynamıyorlar, iyi konsantre olamıyorlar. Ama içeride seyircinin desteği, baskısıyla daha farklı bir görüntüdeler. Ayrıca, Şampiyonlar Ligi ve UEFA maçları önemli bir vitrin. Yabancı oyuncular ve yurt dışını pazar olarak görenler bu maçlarda daha iyi motive oluyor ve daha iyi performans sergiliyorlar. Gerek Fenerbahçe gerek Galatasaray bu maçlarda çok daha istekli ve çok daha iyi oynamaya çalışacaklardır. Ben çok daha iyi olmalarını bekliyorum. Ama rakiplerin de boş olmadığını biliyoruz. Umarım şansları da yanında olur. S.Y.: Fenerbahçe için Porto maçı son şans. Şampiyonlar Ligi'nde de devam edilebilir, UEFA'ya da gidilebilir. Ancak kesin olan, Sarı-Lacivertliler'in galibiyetten başka bir şansının olmadığı. Başkent'teki etkisiz oyunun biraz da Porto maçından kaynaklandığını düşünüyorum. Sol kanatta Carlos'la Uğur olmayınca Sarı-Lacivertliler kanatsız uçağa döndü. Alex kendini sıkmadı. Zaten tuhaf bir maçtı. Mücadele adına hiçbir şey yoktu. Faul bile yapılmadı. Galiba kendilerini bugüne sakladılar diye içimde biraz umut var. Porto maçını Ankaragücü maçıyla değerlendirenler fena halde yanılırlar. Avrupa maçlarının havası çok değişik olur. Galatasaray ise 6 puanla gruptan çıkmayı garantiledi diyebiliriz. Metalist karşısında alacakları bir galibiyet onların bir üst tura kendilerine daha güvenli çıkmalarını sağlayacaktır.
* Galatasaray, Ankara önünde yine hayal kırıklığı yarattı. Deplasmanlarda alınan bu kötü sonuçları neye bağlıyorsunuz? C.T.: Ankara'da kaybedilen 2 puanda rüzgar önemli bir faktör. Öyle bir rüzgarda top oynamak cidden çok zor. Ama kötü futbolu sadece buna bağlamak mümkün değil. Ankaraspor'un Galatarasaray'ı durdurmak üzerine kurulu planı da oynun kalitesizliğinde önemli bir faktördü. Ne var ki Sarı-Kırmızılılar'ın hem rüzgarı hem de rakibin bu oyun anlayışını aşabilecek yeterli çabayı da ortaya koyamadığını söyleyebiliriz. Ayrıca, Skibbe'nin de etkisiz futbola müdahale edemeyişi de önemli rol oynadı. Skibbe maç sonrası "80 dakikalık oyundan memnundum" dedi. Herhalde başka maçı seyretmiş. 70. dakikaya kadar oyuncu değiştirmemesi de bunun göstergesi. Oysa Galatasaray ilk yarı boyunca sadece Kewell'la bir pozisyon buldu. Şu gerçek ki Galatasaray çok maç oynuyor. Bu maç öncesi de çok fazla oyuncusu milli takımlardan yorgun döndü. Ali Sami Yen'de olduğunda seyirci itici bir güç oluyor. Ama deplasmanlarda oyuncular idare etmeye kalkıyor. Böyle olunca da puan kayıpları kaçınılmaz hale geliyor. Deplasman grafiğinin bu kadar kötü olmasında bu çok önemli bir etken. Skibbe'nin olaylara teşhis koymakta yeterli olmadığı da diğer bir gerçek.
* Fenerbahçe iki hafta üst üste kazandıktan sonra Ankaragücü'yle berabere kaldı. Bu istikrarsız sonuçların sebebi nedir? S.Y.: Çok açık bir şekilde sistemden kaynaklanan yanlışlar var. Aragones elini taşın altına sokmuyor. Maçtan sonra verdiği "Deplasmanda alınan 1 puan iyidir" demeci kendisi hakkında tam bir fikir sahibi olmamızı sağladı. Kendisi için Fenerbahçe'nin 90 dakika boyunca hiç pozisyon bulamaması, rakip kaleye tek bir şut bile çekememesi normal, hatta başarılı bir sonuç. Ama, bunun hiç de normal olmadığını kendisine artık anlatmak gerekir. Fenerbahçe'nin bu kadar etkisiz, rakibi hiç ısırmadan oynadığı bir sezon hatırlamıyorum. Guiza bence çok iyi bir forvet. Ama ne yazık ki kullanılamıyor. Tek başına 5 savunma adamının içine atmışsın ve adamdan golleri sıralamasını bekliyorsun. Dünyanın en iyi forveti de gelse bu sistemde hiçbir şey yapamaz. İnanılır gibi değil, elinde iki tane kral var; birisi 2, diğeri sadece 1 gol atmış. Semih'ten orta saha yaratmaya çalışmak olmaz. Takım kaleye hiç gidemezken, Maldonado'yu oyuna almakla ne düşündüğünü merak ediyorum. Ama beraberliği başarı gören bir zihniyet için bunlar yapılması gereken işlerdir. O yüzden de normal karşılıyorum.
* Otoriteler Skibbe'nin gönderilmesinden yana. Sizce operasyon şart mı? C.T.: Skibbe'nin çok yeterli olmadığı bir gerçek. Getirilme nedenini zaten çözebilmiş değilim. Ama şu aşamada yollayabilmek çok zor. Tazminatını almadan bir yere gidecek gibi değil. Yardımcıları yollanan bir teknik adam normalde kalmamalıdır. Böyle bir teknik adamın oyuncular üzerinde otorite olarak çok fazla yaptırım gücü, inandırıcılığı kalmaz. Ama şu aşamada yine kalıcı çözüm üretebilmek çok zor ve bir müddet daha böyle devam edecek gibi gözüküyor. Bu dönemde yapılacak bir değişikliği doğru bulmuyorum. Çünkü gelecek adamı da başarısızlığa mahkum bir değişiklik olur bu. En doğru zaman devre arası olacaktır. Gelecek teknik adamın kupa maçlarıyla takıma adaptasyonu daha mümkün olur.
* Yönetim her seferinde Aragones'in arkasında durduğunu açıkıyor. Eğer Porto ve Beşiktaş önünde kötü sonuçlar alınırsa yönetimin bu tavrı devam eder mi? S.Y.: Öncelikle şunu söylemeliyim ki kendi felsefeme ihanet edersem, yıllardır beni takip okurlarımın yüzüne nasıl bakarım. Her zaman istikrardan yana oldum. Fenerbahçe'nin 5 yıllık geçmişine bakarsak o dönemin Ümit Millli Takım'ın iskeletinin transfer edildiğini görürüz. Takım iskeleti kurulduktan sonra da araya alınan dünya yıldızlarıyla daha seyredilir bir hale geldi. Her sene çamaşır değiştirir gibi teknik adam değiştirmelerle hiçbir şey elde edilemediği ortada. 5 yılda sadece 2 antrenör ve de aynı futbolcu kadrosuyla çalışıldı. Sonuçta 5 yılda ele edilen 3 şampiyonluk, 2 de ikincilik var. Avrupa'da da her sene evine erkenden dönen Fenerbahçe bu 5 yıl içerisinde UEFA'da gruptan çıkıp, Şampiyonlar Ligi'nde de çeyrek final oynadı. 1980-2000 yılları arasında sadece 4 şampiyonluğun olduğunu, her sene teknik adam değiştiğini, 9-10 oyuncu transferi yapıldığını söylersek son 5 yılın ne anlama geldiğini daha iyi anlamış oluruz. Ama lafı çok fazla dolandırmak istemiyorum. Fenerbahçe'nin büyüklüğünü idrak edemeyen bir teknik adamla, eğer böyle gidecekse çalışmaya devam etmek bence zaman kaybından başka bir şey olmaz. Gelecek adam da aynı sistemle oynatacaksa Aragones'in gönderilmesinin de bir anlamı yok.