Psikolog Şehnazıgür Kutluk, diyabet gibi kronik hastalığı olanların psikolojini anlatıyor Psikolog Şehnazıgür Kutluk, diyabet gibi kronik hastalığı olanların psikolojini anlatıyor.
Sağlık, beden ve ruh sağlığının bütünlüğü olarak tanımlanır. Bedensel bir sorunu olan kişi, doğal olarak psikolojik olarak da olumsuz etkilenmekte ve bu olumsuz etki beden sağlığını daha da kötüleştirebilmektedir. Kronik hastalığı olan kişiler, yaşam boyunca hayatlarını bu hastalığa göre değiştirmek ve düzenlemek zorunda kalırlar. Bunlar, onlar için bir takım kısıtlamalar ve zorunluluklar getirse de daha sağlıklı bir yaşama sahip olmalarının koşullarıdır. Tüm kronik sağlık sorunlarında olduğu gibi şeker hastalığında da tanı konulduğunda, hastalarının yaşadığı bir takım psikolojik tepkiler olabilmektedir. Bunlar, inkardan öfkeye, depresyondan kaygı bozukluğuna, kabulden uyuma doğru bir süreç izler. Bu aşamalar sadece tanı almış hasta için değil ailesi için de geçerlidir. Bu süreçlerin belli başlıları ve başa çıkma yolları şöyle:
1- İnkar: Bu ilk psikolojik tepkidir ve sadece hasta değil ailede aynı duygulara sahiptir. Öncelikle böyle bir hastalığın olmadığı, tanının yanlış konulduğu ya da çok kısa bir sürede bu hastalığın geçeceği gibi hastalığın bir türlü kabul edilmediği ilk aşamadır. Kişi bu aşamadan; hastalığını ve bu hastalıkla beraber yaşamanın getirdiği kuralları araştırarak ve bunları ailesiyle, çevresiyle konuşarak geçecektir.
2- Öfke: Hastalığa karşı olan öfke, eşe, çevreye, aileye ya da hekime karşı yöneltilebilir. Sanki hastalığı oluşturan suçlular aranmakta ve onlara kızılmaktadır. Oysa öfkenin gerçek objesi hastalığın kendisidir. Bu durumda bazı gevşeme egzersizleri ve stresle başa çıkma yollarının öğrenilmesi çok yararlıdır.
3- Depresyon: Hasta ve/veya yakınları umutsuzluk, sürekli yorgunluk, hiçbir şeyden eskisi gibi zevk alamama, karar vermede güçlükler, sürekli ağlama hissi, gibi birçok depresif belirti gösterebilirler. Bununla başa çıkabilmek için, doktorunuzun izin verdiği sürece mutlaka sportif faaliyetlere katılın.
4- Kaygı-endişe-korku: Hasta ve/veya ailesinde, bu sorunun tüm yaşamınızı ve kısıtlayıp sınırladığı ve her an sağlığınızın tehdit altında olduğu düşüncesi gibi takıntıların oluşturduğu duygulardır. Bu olumsuz duygular, hastalık ve yapılması gerekenler konusunda daha detaylı bilgi edindikçe ve hastalıkla başa çıkma becerisi geliştirdikçe kendiliğinden azalmaya başlayacaktır. Örneğin; insülin alan bir şeker hastası, doktorun verdiği program dahilinde iğnelerini uyguladığında, hastalığı ile çok daha kolay başa çıktığını ve hastalığın kendi kontrolü altına girdiğini gördükçe ve yaşadıkça, bu konudaki kaygı ve korkuları giderek azalacaktır.
5- Kabul ve uyum: Bu aşamadaki anahtar cümle "Bu sorunla yaşamak durumundayım ve elimden geleni en iyi şekilde yapmaya hazırımdır". Bu aşamada artık hastalık kabullenilmiş, hastalık "düşman" olmaktan çıkmış ve "birlikteliğe" dönüşmüştür. Hastalığı için elinden gelenin en iyisini yapan birinin psikolojisi, hasta olmayandan farklı değildir.