"Işık Hanım merhaba, size ulaşmak beni ne kadar mutlu etti anlatamam. Ben şu an 30 yaşındayım. Gördüğüm rüyalar sebebiyle sanki hayatımın dönüm noktasındayım. 25 yaşındayken gördüğüm rüyamı anlatmak istiyorum. Rüyamda bulutlar üstündeyim her taraf bembeyaz... Sislerin olduğu büyülü bir yer... Sanki gökyüzünün en üst seviyesindeki beyaz sütunların olduğu bir şatodayım. Ama duvar yok her yer beyaz sislerle kaplı, ben çok ama çok mutluyum içim huzur ve sevgi dolu... İçimde büyük bir mutluluk var ve nedense yine kafam hafif yere eğik bir şekilde karşıya bakıyorum. Sislerin içinde koyu renk takım elbise giymiş biri bana doğru geliyor. Yaklaştıkçada sevincim artıyor. Ama kafam sanki sabitlenmiş gibi... Gelen kişi uzun boylu ve çok şık giyimli biri. Bana yaklaştığında önume diz çöker gibi oluyor ve iki eliyle ellerimi o kadar sıkı tutuyor ki anlatamam... Bütün sıcaklığını ,sevgisini, enerjisini bedenimde hissediyorum. Uyandığımda yine aynı mutlulukla ve huzurla ellerinin sıcaklığı ve izi ellerimdeydi. Tam 6 ay bu mutluluk bende sürdü ve daha sonra bu rüyayı noktası virgilüne kadar 3 yılda 4 kez daha gördüm. Bu benim hayallerimin erkeğiydi diye bekledim. Onu yine bu rüya gibi bir yerde rüya gibi bir tanışmayla şimdi buldum. Rüyam gerçekleşmişti büyük bir aşk yaşıyordum.... Evlenmeye karar verdik hazırlıklar başladı. Aileler tanıştı. Ama bir gün sevgilimin benimle yürürken bir kadına donmuş öylece baktığını fark ettim. Bakmasını anlayabilirdim ama neden yürürken bakmak yerine donup kalmıştı... Beklemedim çekip gittim, yıkılmıştım. Oysa rüyalarımdaki erkeği hep beklemiştim. Ellerindeki sıcaklıkta rüyalarımdaki gibiydi. Büyük aşkımdı... Günlerce kendime gelemedim. Onsuz kalmak ölümdü. Kendime geldiğimde madem bu benim rüyalarımdan gelmişti tekrar rüyalarıma sormalıydım. Hayırlısı neyse o olsun dedim ve bir rüya istedim. Bakın bana ne geldi cevap olarak....
Kargalar öterek kaçışıyor Rüyamda bir yolun başındayım, her yer zifiri karanlık... Başım sabit ama bu kez dimdik karşıya sabitlenmişim. İçimde bir korku bir azap var. Bu yolu gitmek istemiyorum ama içimden bir ses yürümemi istiyor. Korka korka ağır adımlarla ilerliyorum. Her adımımda sadece önüm aydınlanıyor. Ama karanlığı yırtarak ilerliyorum. Korkuyla yokuşun başına geliyorum. Ahşap güzel bir kulübede bir prenses yatıyor. Kendi kendime ne kadar da uzun diyorum .Prenses masadan kalkıyor ve bir cadıya donüşüyor. Cadının kahkahası gökleri deliyor, çok korkuyorum. Ağaçlardaki kargalar öterek kaçışıyorlar. Uyanıyorum ter içerisindeyin dua ediyorum. İyi ki rüya diyorum ama günlerce etkisinden çıkamıyorum... Bu rüya bana bir işaret mi? Yorumunuza çok ihtiyacım var." Sevgili Rüya Dostu, bir masala ait prenses gibi yaşıyorsun. Masallarda aşklar mutlaka bir noktasında ayrılıkla tanışır, bir zorlukla karşılaşır. Duygularını çok yoğun yaşıyorsun. Bazen de abartıyor olabilirsin. Trajik bir hale dönüşüyor yaşadığın bir an. Sevdiğin insanın hata yapabileceğini kabul etmelisin. Rüyalarına gelince; gerçek sevgi önce içindeki öz'ünü sevebilmek onu olduğun gibi kabul etmekle olur. Bunu gerçekleştirmeden kimse bir başkasını gerçekten sevemez. İlk rüyan sana kendini sevmeni gerçek aşkın içinde olduğuna işaret ediyor. İkinci rüyan ise, hayatındaki güzellikleri korkuların nedeniyle yok ediyorsun. İçindeki ego senin mutlu olmanı engelliyor. Olaylara yüksek benliğinle bakmanı tavsiye ederim. Anlayış, bilgelikle ve farkındalıkla... Rüyalarımızdaki cadı sembolü, değiştirmemiz gereken bir gölge yanımıza işaret eder. Kendine duyduğun kızgınlık duygusu olarak yansır. Bunun sebebi de kendi değerini ve içsel gücünü görmeyi seçmemendir. İlk rüyanın mesajı bu rüyada teyit edilmiş. Hayat yoluna güvenle bakman seni ve iletişim halinde olduğun herkes için en hayırlısı olacaktır. Sevgi ve 'Işık'la...