Beşiktaş İstanbul'un en özel semtlerinden. Bir ayağınız yıllar öncesinde, bir ayağınız bugünde Ve sevgi Beşiktaş'ta bir başka tanımlanıyor....
Dolmabahçe'nin eskiden koy olduğunu düşünelim. Pentekontorikon denilen bölgenin burası olması son derece akla yatkın. Bu bölgenin yakınlarında İskitli Köyü diye anılan başka bir yerleşim yeri daha varmış. Boğa lakabıyla tanınan bu İskitli, İskit ülkesinden yani bugünkü Ukrayna'dan yola çıkarak, Girit kralı Minos'un karısı Pasifae'yi baştan çıkartmaya giderken burada konaklamış. Yani mitolojik bir hikaye var Beşiktaş'ın tarihinde. Dionisos'un Yunan mitolojik kahramanı olmasından daha akla yatkın geliyor. Bu efsaneye göre deniz tanrısı Posedion, Girit Kralı Minos'a kurban edilmek üzere beyaz bir boğa gönderir. Kralın kurban etmek yerine boğayı beslediğini görünce de, ceza olarak karısı Pasifae'nin boğaya aşık olmasını sağlar. Bu birleşmeden yarı hayvan, yarı insan, mitolojik bir canavar olan Minotaurus (Minos'un boğası) doğar. Bugünki Beşiktaş, tarihin izlerini inatla taşıyan bir semt olma özelliğini sürdürüyor hala. Boğaz'ın eşsiz güzelliğiyle kıyıda, modern binaların bulunduğu üst kısımlarıyla da çağın gereksinimlerine ayak uyduran tepelerde yayılmış ve eski güzelliklerini korumasını bilmiş. 1500'lü yıllara dayanan Sanan Paşa Camii, semtin kaç yüzyıllık tanığı değil mi? Hiç bir şey yokken neredeyse o camii varmış yerinde. Balmumcu'da başlayıp kıyıda sonlanan Barbaros Bulvarı bitiminde sizi Barbaros Hayrettin Paşa'nın heykenini bulunduğu o geniş meydana taşıyor. Heykeller, çiçekler, birbirine açılan dar sokaklar, küçük kahvehaneler, penceresinden günü çiçeği eksik olmayan eski evler Beşiktaş duvarlarındaki yazılarla bile bir Beşiktaş sevgisini yüzyıllardır diri tutmaya çalışan birer semt görünümünde.