Maçı seyrederken bazı atasözleri aklıma geldi. 'Varlık içinde yokluk', 'Parayla saadet olmaz' gibi... Bunları alt alta sıraladığımız zaman kısaca Fener'in karanlık günlerinin bir özeti çıkıyor sanki karşımıza. Aslında ortadaki fotoğraf çok net. Bir futbol takımı düşünün ki 6 lig maçında 4 yenilgi almış, sadece rakibinin eksik kaldığı karşılaşmaları kazanabilmiş, geçen sezon çeyrek final oynadığı Şampiyonlar Ligi'nde Porto'dan 3 yiyip, Kiev maçını da sahasında çevirmeyi başaramamış. Bunların yanında bir de takımın yarısının sakat olması söz konusu. Ne zaman iyileşecekleri belli değil. Bu şunu gösteriyor ki takım iyi çalıştırılmıyor. Taktiksel olarak ise yerlerdeler. Adam seçimleri yanlış. Bu durumda ibre Aragones'e yöneliyor. Çuvalla para alan İspanyol teknik adamın kredisi bitmiştir. Aslında bütün bu işlerin sorumlusu belli. Herkes de biliyor. Bugüne kadar transferde yüz binlerce dolar para harcayan Aziz Yıldırım, yine tonlarca para harcanmasına rağmen oyuncu transferlerinde başarıyı yakalayamamış, yanlış teknik adam seçimi yapmış, takımın çimentosu Aurelio'nun gitmesini engellememiştir. Sarı-Lacivertliler'in Kayseri maçında böyle aciz duruma düşüp 4 gol yemesinden sonra Aziz Yıldırım, hoca operasyonu yapmazsa kendisini ipten kurtaramaz. Tesisleşme adına ne kadar çok şey yapmış olsa da! Kayseri'nin de hakkını yememek lazım. Fenerbahçe'nin oynaması gereken futbolu oynadı. Turgay ve Ragıp, Türkiye'de kendinden söz ettirecek futbolcular. Türk bir antrenör minicik bir bütçeyle Fenerbahçe takımını Saracoğlu'na gömdü dersek işin hakkını vermiş oluruz. Helal olsun. Hakem Halis Özkahya da son derece iyi bir maç çıkardı.