Mesane kanserini erken teşhis etmek önemlidir. Doğru tedavi etmek için ise tümörün yayılma ve saldırganlık derecesinin ve bilinmesi gerekir.
İdrarda kanama varsa, tüm nedenler gözden geçirilir. Ultrason, film, idrar kültürü, sitolojik inceleme testleri mutlaka yapılır. Mesane kanseri, duvarın içine bir pıtrak gibi büyür ve ultrasonla fark edilir. Ama "İn Situ Karsinom" denilen en saldırgan tipi, yüzeyden geniş tabanlı olarak başlar ve direkt olarak mesane katlarının dışına doğru nüfuz eder. Bu tip kanser vücut dışından ultrasonla görülmez. Böyle durumlarda, sistoskopi denilen ve mesanenin içine mercekle bakılan yöntem uygulanır. Bu tetkik, ameliyathane gerekmeden hafif uyuşturma ile yapılabilir. Mesanenin içi incelenir ve kanser hakkında önemli bir fikir elde edilir.
Tedavi: Mesanede kanser olduğu saptanınca, ilk hedef tümörün temizlenmesidir. Mesane böbreklerden gelen idrarı biriktiren organdır. Bir depo görevi yaptığından, genişleyebilmesi için elastik duvarı vardır. Kanser bu duvarın katlarına doğru inmeye başlar. Tümör mesanenin derin katlarına inmemişse, kapalı yolla (TUR) kanserin temizlenmesi oldukça kolaydır. Bu tedavi hem hastayı kanserden kurtarır hem de hiçbir organına zarar gelmez. Bazen hastaların mesanelerinin içine sonda ile ilaç vermek gerekebilir. Kapalı tedavide, ilk başlarda daha sık olmak üzere, düzenli kontrol gereklidir.
DERİNE İNERSE... Tümör derine indikçe kanserin tedavisi zorlaşır. Bu yüzden mümkün olan en erken dönemde yakalanmalıdır. Erken yakalanan kanserlerin pek çoğu tamamen tedavi edilir. Bunların yüzde 90'dan fazlası yüzeyseldir. Bazı hastalarda nüks görülse bile, bunlar yine erkenden fark edilirse hayati bir problem yaşanmaz. Bu nedenle hastaların çok yakın izlem altında tutulması gerekir. Eğer tümör, mesane katlarında daha derine inerek, kapalı kazıma yöntemiyle temizlenemezse yani mesane adalesini sardıysa hemen açık ameliyat gerekir.