Okul korkusu, üzerine titrenen çocuklarda daha sık görülür. Bu, çocukta 'bağımsız hareket etme' yeteneğinin oluşmasını engeller.
Tüm fobilerde olduğu gibi, okula girdikten sonra oluşan korkularda da, kalıtsal ve yapısal etkenlerden çok, psikolojik yaşantıların daha önemli yer tuttuğu görülür. Okul fobisi olan çocuk görünüşte nedensiz olarak okula gitmekten korkmaktadır. Ancak bu korkuyu oluşturan bazı temel etkenler vardır. Bunların başında yaygın bir baskının egemen olduğu aile ortamı sayılabilir. Okul fobisi olan çocukların yaşamalarının daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri görülür. Bu tür annelerin sürekli olarak çocuklarını memnun ederek onların sevgilerini kazanma çabası içinde oldukları, tüm ihtiyaçlarını karşıladıkları ve onları sürekli olarak kırıklığa uğramaktan korudukları dikkati çeker. Bu anneler özellikle çocukların bedensel rahatsızlıklarıyla yakından ilgilidirler. Çocuklar, gözlerinin önünde olmadığında kendilerini çok yalnız hissederler.
BAĞIMLILIK HİSSİ... Psikolojik ve fizyolojik olarak çocuklarıyla yakın olma ihtiyacını duyarlar. Bu anneler, çocuklarını anaokullarına göndermekten kaçındıkları gibi, arkadaşlarının evine bile oyun oynamak üzere göndermekten kaçınırlar. İşte yaşamın ilk yıllarında bu tür bir anne- çocuk ilişkisi çocuğun okula başladığı sırada önemli bir engel oluşturur. Anneler tüm bu koruyucu ve baskılı ortamından bir an olsun uzak kalmamış bu çocukların yabancı bir çevrede tanımadıkları insanlarla birlikte günlerini geçirmeleri onları son derece huzursuz eder. Okul fobisi olan çocukların babaları da, aşırı bağımlılık ve koruma konusunda eşleriyle iş birliği içindedir. Böylelikle okul fobisi olan çocuklarda şu üç temel karakteristik kişilik özelliği gelişir: * Bu çocuklar anne-babaları tarafından aşırı korunma sonucu "bağımlı" anne-babaya adeta yapışık bir birey olarak gelişirler. * Tüm ihtiyaçlarının karşılanması, çocuğun "çok isteyen ve hileye başvuran" bir birey olmasına yol açar. * Çocuğun isteklerine set çekilmemesi çocukta "egemenlik" duygusunun gelişmesine neden olur. Bu durumda çocuk, sadece kendisini ilgilendiren konulara değil, tüm ev işlerine karışır.