Endişenin kaynağı anneden ayrılma korkusudur. Bireylerinin birbirine çok bağlı olduğu ailelerdeki çocuklarda görülür.
Çocuklarda okula gitmek istememe ve gitmeme durumuna, okul korkusu diyoruz. Çocuk bir gün birden bire okula gitmek istemez. Neşesizdir, uykuya dalmakta güçlük çeker. İştahı kesilir, ödevlere karşı ilgisi azalır. Her sabah bedensel bir yakınmayla uyanır. Başı, karnı ağrır, midesi bulanır ve sonunda bir gün okula gitmeyeceğini söyleyiverir. Neden olarak, öğretmenden korktuğunu ya da arkadaşının kendisini rahatsız ettiğini söyleyebilir.
SÜREKLİ KAYGI Bazı çocuklar ise tanımlayamadıkları bir korkudan söz ederler. Çoğu zaman evde rahattırlar. Şiddetli vakalarda çocuklar evde de huzursuzdurlar. Bağlı ve bağımlı oldukları aile bireyini (bu genellikle annedir) bir yere bırakmaz, sürekli peşinde dolaşırlar. Kronik anksiyete (sürekli kaygı) içindedirler, hiçbir şeyle oyalanamazlar. Belirtiler genellikle okula gitme vaktinde yoğunlaşır, okuldan ayrılma vaktinde azalır ve daha çok Eylül, Ekim aylarında ortaya çıkar. Yapılan çalışmalar, özellikle ilkokul döneminde olan çocukların yüzde 5'inin okul korkusu yüzünden, okuldan geri kalmakta olduğunu göstermektedir. Ortaokul ve lisede de görülebilen okul korkusunun tedavisi yaşı küçük olan çocuklarda daha kolaydır. Okul korkusu ne şekilde ortaya çıkmış olursa olsun, kaynağı genellikle anneden ya da anne yerine geçen kişiden ayrılma korkusudur. Bu hastalık aslında bir aile nevrozudur. Okul korkusu olan çocukların bulunduğu ailelerde genellikle aile bireyleri birbirine çok bağlı ya da bağımlıdırlar.. Sürekli biri öbürüne bir şey olacağı korkusunu yaşar. Okul korkusu geliştiren çocuklar genellikle başarı kaygısı olan, uslu, uyumlu, aşırı onay bekleyen çocuklardır. Bu kişilik özelliklerine sahip çocuklarda tetiği çeken bir etken hastalığı başlatır (ailede hastalık, ailede sosyoekonomik bir kriz, kardeş doğuşu, göç, bir kayıp, okul veya öğretmen değişikliği, okulda onurunu, bedeninin tehdit eden bir durum gibi).