Ülkemizde infertilite (kısırlık) kliniklerine başvuran çiftlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Kısırlığın tedavisinde özellikle son 10 yıl içerisinde büyük aşamalar kaydedilmiş ve önceleri tedavi edilemez gözüyle bakılan çiftlere çocuk sahibi olma imkanı tanınmıştır. Kadına ait kısırlık yumurta yapımının uyarılması, tüp cerrahisi ve tüp bebek yöntemleri ile büyük ölçüde çözümlenebilmektedir. Kadının yaşının ileri olması veya yumurtalıklarının verilen ilaçlara yeterli cevap vermemesi tedavinin etkinliğini kısıtlayan en önemli faktörlerdir. Son 3 - 4 yıldır kullanılmakta olan mikroenjeksiyon erkek kısırlığının tedavisinde büyük bir devrim olarak nitelendirilmektedir.

BABA OLMA ŞANSI ARTTI
İleri bir tüp bebek yöntemi olan Mikroenjeksiyon ile daha önceleri tedavi edilemez gözü ile bakılan pek çok erkek, baba olma şansını yakalamıştır. Menisinde hiç sperm bulunmayan erkeklerde bile testislerden sperm alınarak Mikroenjeksiyon yapılmakta ve gebelikler elde edilmektedir. Kısırlık tedavisinin başarısını belirleyen en önemli unsurlar ise doğru tanı ve çifti yormadan en etkin tedavinin seçilerek hızlı bir şekilde uygulanmasıdır. Kısırlık nedenlerini, erkek ve kadında ayrı ayrı incelemek gerekir. İnfertilite (kısırlık) korunmaksızın düzenli ilişkiye rağmen, 1 yıl içinde gebelik oluşmaması olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde kısırlık problemi olan kadın ve erkeklerin tam oranı bilinmemektedir. Avrupa ABD'de bu oran yüzde 10-15' civarındadır. Gelişmiş ülkelerde kısırlık yakınması olan evli çiftlerin yüzde 20 sinde sorun hem erkek hem de kadın, yüzde 40'ında kadın geri kalan yüzde 40'ında ise erkek kaynaklıdır. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oranlar farklıdır. Çünkü bu ülkelerde özellikle bel soğukluğu (gonore) ve klamidya gibi cinsel yolla bulaşan genital yol enfeksiyonları olan, etkili tedavi görmeyen ya da hiç tedavi olamayan ve sonrada kadında pelvik enfeksiyon (rahim, tüpler ve yumurtalıklardaki iltihabi hastalık durumu), erkekse epididimit (tohum kanallarının iltihabı) gelişen kişilerin sayısı çok fazladır.

DOKTORA GÖRÜNÜN
Evli çiftlerin 1 yıl geçmeden çocuk sahibi olamadıkları için hekime başvurmamaları önerilmektedir. Ancak 30 yaşın üzerinde olanlar, adet dönemleri ağrılı geçenler, düzensiz adetleri olanlar, olağan dışı akıntıları olanlar, ssbu süreyi beklemeksizin hekime başvurmalıdırlar.