AVRUPA Şampiyonası'na kötü başladık. Rakip Portekiz'di.. Çok güçlü ekipti ama ilk maçta biz gibi oynamadık. Bunun sebebi futbolculardan çok teknik adamla ilgiliydi. İsviçre karşısına çıkan kadro Terim'in ilk maçtaki kadronun tekzipi gibiydi. İşte iki maçtaki fark bu... Futbol iyi oyuncularla oynanıyor ve biz ilk maçta bunların bir bölümünü kullanamamıştık.
***
Maça çok iyi başladık, İsviçre'yi adeta bunalttık. Ama Milli Takımımız'ın bu kadroyla futbolun iki yönünü (defans-hücum) oynamayı başarabilecek yapıda değildi. Hücum oyuncularımızın yoğun baskısı, İsviçre'yi ilk 30 dakika bunalttı. Ama defans yönümüz yine kademe hataları ve kalemizde gördüğümüz gol de nihayettendi.
***
Defansta Servet ile Emre ellerinden geleni yapıyorlar. Ama onların tek yardımcısı Aurelio, Hamit de dahil tüm orta saha hücuma çıkmaya kalkınca böyle pozisyonların olması kaçınılmaz. İkinci yarıda Fatih Terim'in yaptığı katkının altını çizmek lazım. Orta sahanın göbeğine Mehmet Topal'ın girmesi mağlup durumda oynayan ve yeterince kanat oyuncumuz varken Semih'in oyuna girmesi doğru müdaheleydi. Tabi dün akşam oyuna iyi başlayan Milli Takımımız'ın bir şanssızlığı da vardı. Böyle bir yağmur ve böyle bir saha büyük şanssızlık. Pas yapabilecek bir kadronun böyle bir sahada ilk 30 dakikadan sonra 15 dakika sıkıntı yaşaması doğaldı.
***
Sonuçta Portekiz maçından çok daha canlı, pas yapan, pozisyon bulan heyecan veren bir milli takım izledik. Futbolcuları tek tek değerlendirmiyorum. Tümü böyle oynayınca yenmek, yenilmek insanı üzmüyor. Hele Arda'nın son dakikadaki golü de gelince sevincimiz çok daha artıyor. İddiamızın sürmesi açısından dün akşamki maç bu anlamda çok önemli. Biz iyi hücum eden her takıma böyle yapabilecek bir ekibiz, bunu gördük. Çekler'e de benzerini istiyoruz.