Oyuncak Müzesi'nin kurucusu Sunay Akın, gelişen toplumların müzelere çok önem verdiğinin altını çizdi.
Çok özel bir günde, 23 Nisan'da kapılarını açan Oyuncak Müzesi, bugünkü ihtişamını çocuklara ve tabii ki Sunay Akın'a borçlu.
Büyük bir coşkuyla kutladığımız 23 Nisan'ı geride bıraktık... 23 Nisan Atalay Yörükoğlu'nun bayramı, Ceyhun Atıf Kansu'nun nice öğretmenin çocuk doktorlarının bayramıdır. Yoksa çocuğa her gün bayram. Çünkü çocuklar her gün mutlu
* Sahici anlamı nedir sizce bayramın? Bayram en yakın arkadaşımın adıdır. Hem arkadaşımın adı hem en sevdiğim günlerin adı.
* Dost şöleni mi bayram? Evet arkadaşlık, dostluk günü. Birine verilecek en güzel isimdir Bayram. Çocukken bana Bayram adını niye koymadılar diye kıskanırdım.
* İstanbul Oyuncak Müzesi de bayram yeri gibiydi 23 Nisan'da. Müzenin kuruluş ve açılış günü de 23 Nisan, bunu özellikle mi yaptınız? Evet. Hep Atatürk'ten alıyoruz ama ona bir şey katmalıyız diye düşünüyorum. Atatürk diyor ya; "Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Bu yoldan gidenler benim mirasçım olabilir!" Atatürk'ün manevi mirasçısı olabilmek ve onun yürüdüğü yolda yürüyebilmek için 23 Nisan günü açtım müzeyi. Hep denir ya; "Atatürk devrimlerinin bekçileriyiz!" Hayır ben bekçisi değilim, ben devam ettirmeye çalışıyorum.
'HAYAT BİR SATRANÇ OYUNUDUR' * Hayatımızda nereye koyuyorsunuz müzeyi? Hayat bir satranç oyunudur. Devam edegelen bir satranç oyunu. Ve doğru taşları oynamaya ihtiyacımız var ama taşları doğru hamlelerle oynayamıyoruz. Birbirini kıran bir toplum olduk. Gazetelerin sayfalarına bakın ne demek istediğimi anlarsınız. Bu olayların haber olmasının nedeni müzelerimizin olmayışıdır...
* Nasıl yani? Müzeleri olan toplumlarda demokrasi olur. Müzeleri olan toplumlar sıkıntılarımızın bir benzerini yaşıyor mu? Ya da sıkıntılarımızı aşmış toplumların ne kadar müzeleri var? Bir Almanya bir İngiltere bir Fransa yaşamaz bizim sorunlarımızı...
* Müzenin varlığı neyi gösterir? Hafızayı, belleğiBilgi toplumu olmayı gösterir. Bilgiyi yakalamış toplumların hafızası olur.
* Müzenin demokrasisi bilginin eşit biçimde paylaşılır olmasında mı yatıyor? Evet. Herkes bilgiyi oradan alır. Ancak bilgi toplumlarında okuma kültürü vardır. Müzeleri olan toplumlarda okuma kültürü olur. Neden? O müzelerin koridorlarında insanlar okumaya doğru gider.
* Tarihe tanıklık mıdır müzelerin esası? Kesinlikle. Biz tarihimizi sevdiğimizi söylüyoruz mesela bu büyük bir yalan. Tarihten ne anladığımıza da bağlı tabii ki bu... Tarih yarına lazımsa sorarım; tarihten ışığı mı alacağız karanlığı mı? Yarınımızı karanlık mı kılmak istiyoruz, aydınlık mı?
OYUNCAK DEYİP GEÇME! * Neden oyuncak müzesi peki? Neden başka bir müze değil? Oyuncağı olan toplumlar, oyuncağa değer veren toplumlar ancak bir yere gelebilir. Bugün uygar ülkelere baktığımızda; oyuncakları çocuklarına hayalleri çoğalsın diye aldıklarını ama geri kalmış ülkelerde çocuklara oyuncakları oyalansın diye aldıklarını görüyoruz. Oyuncakları çocuklarının düşlerini geliştirsin diye alan ülkeler dünyaya yön veriyorlar. Oyuncakları çocuklarına oyalansın diye alan ülkeler de onların kapılarında oyalanıyor.
* Ülkeler gerçek ve hayallerle yönetiliyor değil mi? Önce hayal var. Gerçek dediğimiz hayalleri takip eder. Siz oyuncaklarını getirin, ben o toplumun uygarlık dünyasındaki yerini söyleyeyim.
* Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim gibi bir şey mi bu? Aynen öyle. Getirin oyuncaklarını ben size o ülkenin hangi sorunlarla hangi sıkıntılarla uğraştığını söyleyeyim. Bana müzelerini getirin ülkelerin ve deyin ki, "Burası neresi?" Ben size yanıtlayayım.
* Sosyoloji diye bir şey var ve müzelerde bundan nasibini alıyor diyorsunuz Alsın tabii. Basın yayındaki öğrenci arkadaşlar ellerini vicdanlarına koysunlar. Basın Müzesi'ne hiç gittiler mi?
* Paylaşımın herkese eşit dağıtıldığı bir demokrasi var mı müzelerde? Avrupa Birliği'ne üye ülkelere bakıyoruz. Ekonomik ve sosyal olarak bizden ileride ve çözüm bulmuş ülkeler. Bu tartışılır mı? Peki bu ülkeler önce zengin olup sonradan mı müzelerini kurdular? Yoksa önce müzelerini kurup oradan geçerek mi bu fotoğrafı verdiler?
'OKULLARIN YARISI MÜZE OLMALI' * Gelişim denilen şeyin yolu müzelerdeki eğitimden geçiyor yani? Madem onlarla eşitlenmek istiyoruz; hani müzelerimiz? Bana "Okul açalım" diyorlar. Benim elimde olsa açılan okulların yarısını kapatıp o okulları müze yaparım. Yurt dışında görüyorum çocuklar hep müzelerde. Hiç bir müze boş değil. Çocuğu bilginin içine sokuyorlar. Gezdirerek, oynatarak öğretiyorlar. Her müze bir kitaptır aslında.
* Biraz önce bir kıyaslama yaptınız. Bizdekilerle Avrupa'dakilerin müze sayıları Bir Alman müzelerini gezmeye kalksa ömrünün 16 yılını sokağa çıkmadan geçirirmiş. Luovre Müzesi'nin koridorlarının uzunluğu 12 bin kilometre. Amerika'da 18 bin müze var. Daha ne diyeyim?
* Müzeler insanları anında eşitler, değil mi olanaklarıyla? Orada insanla insanın arasına çekilen o duvar görünmez olur Müzeleri olan toplumlarda sevgi vardır hoşgörü vardır. Çünkü müzeler sana dünyanın binbir hallerini öğretir çeşidini. Ufkunu açarSen o büyük dünya kültürü karşısında hesap sorma haddini kendinde bulamazsın kiAma bizde müze küçümsenir; "Hadi yaa müzelik olmuşsun sen!" "Bak şuna müzelik!" gibi laflar var. Ne kadar acıdır ki biz müzeleri küçümsüyoruz
* Ne diyorlar bir de; edebiyat yapma bize! YaaBir de 'felsefe yapma!' var. Edebiyat ve felsefe çıkmış hayatımızdan. Bak bugün yaşadığımız sorunlara; parti kapatma davaları var. 90 yaşında neneye bile tecavüz etmeye kalktılar
* Çoluk çocuk annelerini kesiyor EvetNedeni bu işte.
* Savunma şu; dünyanın her tarafında oluyor! Ben dünyaya örnek olması gereken bir milletim. Bunu söyleyen cahildir. Yakışmıyor bize. Bunu diyenler yurtsever olamaz vatanperver olamaz. Ben dünyaya örnek olan bir uygarlığım. Benim kültürüm dünyanın en iyi kültürüdür. Dünyada Mevlana bir yerde var amaDünyanın başka bir yeri; "Gel ne olursan ol gel!" diye herkese kucak açan bir Mevlana çıkartabilmiş mi? Bugünkü kırıntılar da onun yüzü gözü hürmetinedir.