Büyük derbide galibiyete daha çok ihtiyacı olan ve galibiyeti daha çok isteyen kazandı... Cimbom, Ali Sami Yen'de kendi evinde özellikle ilk yarıda mükemmel oynadı ve kazanmayı bu yarıdaki futboluyla elde etti. Cevat Güler ise 2. yarıda yaptığı olumsuz müdahelerle maçı az kalsın veriyordu. Neyse ki şanslıymış! Aslında beklediğim gibi bir karşılaşma oldu. İki takımın psikolojileri maçın akışını etkiledi. Fenerbahçe'ye beraberlik yetiyordu, bilinç altı da olsa oyuna böyle başladı ve gole adeta davetiye çıkardı. Tabi bu psikolojiye Zico'nun da yardımcı olduğunu belirtmeliyim. İleride top tutabilecek Semih ile başlamamak yine ileriye top çıkarabilecek Uğur'u bek olarak oynatması Fenerbahçe'nin maçtaki olumsuz tablosunda etkili oldu. Fenerbahçe'nin geriye çok yaslanmasından dolayı Galatasaray bekleri Sabri ve Hakan Balta'yı da orta sahaya çıkararak orta alanda kesin bir üstünlüğü ele geçirdi. Sabri son haftalarda hiç bu kadar iyi oynamamıştı. G.Saray'ın psikolojisi ise mutlak galibiyetti ve doğal olarak oyuna çok hızlı başladı. F.Bahçe'nin oyun anlayışından dolayı da mükemmel bir 45 dakika oynadı. Pas yaptı, serbest atış kazandı, bol pozisyon buldu. Bunları yaparken akıllıydı ve şuursuz değildi. Bu yarıdaki iyi oyununda kaptan Ümit Karan ve Nonda'nın ilerideki aktivitesi de etkili oldu. Lincoln'lü G.Saray ile dünkü G.Saray mı? sorusuna bu Fenerbahçe'ye karşı Lincoln'lü kadro da iş yapardı diyebilirim. Çünkü bu kadar yan top, bu kadar baskı ve pozisyonda Lincoln gibi bir yıldız daha fazla etkili olabilirdi. Galatasaray ilk yarıdaki oyununu çok daha fazla golle bitirmeliydi. F.Bahçe, G.Saray'ı böyle yakaladı mı çok daha fazlasını atabiliyor. İki takım oyuncuları dün akşam, eksik kalmanın ne anlama geldiğini çok iyi idrak etmişler, birbirine son derece kibardılar! Fırat Aydınus'un bu kadar önemli bir derbiyi bu kadar kolay yönetmesinin sebebi bu. Sonuçta daha çok isteyen takım G.Saray'dı ve bu galibiyet hem bir F.Bahçe galibiyeti, hem de şampiyonluğun habercisi olduğu için çok anlamlı.