5 yıl önce Türkiye'de düşen uçakta ölen İspanyol askerlerin aileleri ülkelerini Türkiye'ye şikayet etti Yardım isteyen aileler ağlıyorlar.
Beş yıl önce Trabzon'da düşen uçakta ölen 62 İspanyol askerden bazılarının aileleri, yıllar sonra çocuklarının, kardeşlerinin, ağabeylerinin acılarıyla tekrar yüzleşti. DNA için kazada hayatını kaybeden askerlerden alınan kan ve doku örneklerinin bulunduğu, 84 parçanın saklandığı -86 derecelik odanın önüne gelen ailelerin yüzlerindeki ifadeler, seslerindeki titremelerle adeta acıyı yeniden yaşamalarına neden oldu. İspanyol yetkililer ve kamuoyunun gerçekleri sakladığını belirten YAK 42 Kurban Aileleri Derneği Başkanı Francisco Javier Gonzalez Castilla, Adli Tıp Başkanı Dr. Keramettin Kurt ve otopsi çalışmasında görev yapan doktorlara, "İspanyol yetkililerin bu olayda ciddi eksiklikleri oldu. Bu eksiklik ve ihmallerden dolayı tazminat davasını kaybettik. Şimdi temyize gidiyoruz. Ancak tüm gerçeklerin ortaya çıkarılması için gelin asker ailelerine ve olayı 'Türkiye'nin yanlışı var' diyerek ülkenizi suçlayan İspanyol makamlarına anlatın. Haklı davamızda bize tanıklık edin" dedi.
KANDIRILMIŞ HİSSEDİYORUZ Adli Tıp Kurumu'na giden Yolanda Vagas Javier, Mıguel Angel Sencianes Lopez, Jose Manuel Sencianes Lopez, Granada Rıpolles Barros Dernek Başkanı Francısco Javier Gonzalez ve ailelerin avukatları Leopoldo Gay Montalvo ile Andreu Orofına Ramırez, Adli Tıp'ta 3 saat kalarak 5 yıl önce olan olayın detaylarıyla ilgili bilgi aldı. Kazada erkek kardeşini kaybeden Jose Manuel Sencınes Lopez İspanyol otoritelerinin, 'Türk Adli Tıp ekiplerini ve Türk tarafının çalışmalarda eksiklikler yaptığı' iddialarının çürütülmesi gerektiğini belirtti. Türk yetkililerinin yaptığı çalışmaları taktirle karşıladıklarını sözlerine ekleyen Lopez şunları söyledi: "Türkiye'de yapılan çalışmalar olmasaydı evlatlarımızın, kardeşlerimizin kimliklerini tespit edemeyecektik. Bize rastgele tabutlar verdiler. Kimlik tespiti ile ilgili olarak İspanyol yetkilileri hatalarını kabul etmiyorlar. Tüm gerçeklerin ortaya çıkması için Türk yetkililerin İspanyol kamuoyuna tuttukları tutanakları ve belgeleri göstermeleri gerekir."
ÖNCE 17 SONRA 14 NUMARALI... Kazada oğlunu kaybeden Francisco Cardona San Feliiu Amparo Gil Martinez de şunları söyledi: "Oğlum diye bana önce 17 numaralı tabutu verdiler. Ardından 14 numaralı tabutu verdiler. Ancak her ikisi de oğlumuz değildi. İtiraz edince, 'Sizin oğlunuzun olduğu ceset yakıldı' denildi. DNA testlerinden sonra cesetlerin teslim edilmemesi bir skandal. Türk yetkililerin vereceği ifadeler, tuttukları tutanaklarla birlikte gerçeğin ortaya çıkmasını istiyoruz. Çünkü biz her fırsatta Türkiye'nin doğru iş yaptığını savunuyoruz. İspanyol makamları, tazminatlardan kurtulmak için hatalı olmadıklarını savunuyorlar. Bazı basın yayın organlarına da baskı yapıyorlar." İspanyol askerlerinin yakınları ile karşılaşılan buluşmada, duygulu anlar yaşanırken Kurt, kimlik tespit çalışmasında bütün süreci tutanakla imza altına aldıklarını belirterek, İsyanyol ailelere, "Adalet Bakanlığı'nın izin vermesi durumunda her türlü belge, bilgiyi veririz, tanıklık yaparız" dedi. Bazı asker yakınları Kurt'un bu sözleri karşısında duygulanarak göz yaşlarına hakim olamadı.
'ÜSTLENMELİLER' Adli Tıp Kurumu Başkanı Keramettin Kurt, kazadan sonra bölgede sürdürdükleri kimlik tespiti çalışmalarını yarıda kesmelerini isteyip ailelere yanlış cesetler veren İspanyollar'ın, skandal ortaya çıkınca Bakan Yardımcısı ve generallerle kendisine gelerek, "Ne olur, yanlışlık yaptığınızı gösteren bir yazı imzalayın" dediğini söyledi. Avrupa'da birçok ülkede bulunmayan bir teknolojiyle 36 saatte toplanan kemik ve kas numunelerinin karşılaştırılması sonucu aralarında 32 İspanyol askerin bulunduğu 37 kişinin kimlikleri olay yerinde tespit edildi.
ZABIT TUTUP TESLİM ETTİK Adli Tıp Kurumu Başkanı Kurt, İspanyolların DNA testlerini kendi ülkelerinde yapmak istediklerini söylemeleri üzerine bir zabıt hazırlandığını vurgulayarak şöyle konuştu: "Kimliklendirme çalışmalarının bitmesi beklenmeliydi. Israr ettiler, biz de zabıt tutup imzaladık. Kimliği belli olmayanlara, kalan isimlerden kafalarına göre birer etiket yapıştırmışlar. 'Nasıl olsa ölen öldü, bunu araştıran olmaz' diye düşünmüşler."
KABUL EDİLMELİ İspanya'da tartışmalar sürerken bir İspanyol heyetin Adli Tıp Kurumu'na geldiğini anlatan Kurt, şöyle devam etti: "2003'ün son dönemleri İspanyol Savunma Bakan Yardımcısı ve generaller kuruma geldi. Çok sıkıntılılardı. Bize 'Ne olur, sehven böyle bir şey yapılmıştır, bunu imzalarsanız çok rahat ederiz' diye bir teklifte bulundular. Ben 'katiyen olmaz' dedim. Biz zamanında karşı çıkmış, hatta ısrar ettikleri için zabıt da tutmuştuk."İspanya'da cesetlerin karıştırılmasının ardından bu işi yapan yetkililer hakkında büyük tazminat davaları açıldığını kaydeden Kurt, "Kuvvet komutanları görevden alındı, ülke seçime gitti, hükümet değişti. Bizim yaptığımız her şey kayıtlı, bilimsel ve usulüne uygundu. Yapmadığımız bir şeyi niye yaptık diyelim? Belgeyi imzalasaydık İspanyollar aklanacaktı ancak ileride Türkiye milyonlarca dolar tazminata mahkolabilecekti" diye konuştu.