Çocuklar, anne-babaya güvenme ihtiyacıyla doğar. Ebeveynin tutarsız davranışları ise onların 'doğru-yanlış' tanımlarını değiştirebilir.
Çocuğun sağlıklı bir gelişim göstermesinin temelinde, ebeveynler arasındaki tutarlılık yatar. Çocuğun beslenme biçiminden göreceği ilgi ve şefkate, örnek gösterilen olaylarla bu olaylara getirilen yorumlara kadar tüm davranışlar paralel olmalıdır.
DETAYLARI ATLAMAYIN Kendi dünyasını kurgulama gayretinde olan çocuk, tüm alıcılarıyla dış dünyadan gönderilen sinyalleri kapma ve kaydetme eğilimindedir. Dolayısıyla yetişkinler için atlanabilecek kadar ufak bir detay, çocuk için gerçeğin ta kendisi olarak değerlendirilip merkeze oturtulabilir. Bir ebeveynlik okulu olmadığından annebaba yeni rollerini, yaşayarak ve denemeler yaparak oynarlar. Deneme-yanılma yöntemi anne-babaların doğal olarak kullandıkları ancak yine de azami dikkat gerektiren bir süreçtir. Eğer anne ya da baba, kendine dönerek, bireysel sınırlarını tanımadıysa, kendi içinde bir yolculuğa çıkıp güçlü ve zayıf yönleriyle, varlık sebebinin anlamı keşfedemediyse, henüz kendi gelişimini tamamlamamıştır.
ZIT GÖRÜŞLER OLABİLİR Kişisel gelişimini tamamlamamış bir ebeveynin, çocuğuna öğretecekleri konusunda tutarlı olması kolay değildir, çünkü henüz kendi tanımlarını netleştirememiştir. Kimi "Çocuğumu asla şımartmayacağım" derken, kimi de "Hiçbir şeyden geri kalmasını istemiyorum"larla tüm kaynaklarını çocuğuna açar.
ÇÖZÜM İLETİŞİMDE Anne-babanın birbirine zıt görüşlere sahip olması halinde çocuğa yaklaşımlar da kuşkusuz farklı olacaktır. Çocuğun, boş bir levha olarak, dünyaya ve ebeveynlerine güvenme ihtiyacıyla doğduğu düşünüldüğünde, anne-babanın tutarsız davranışları çocuğun kafasını karıştırmaktan ve güvenini azaltmaktan başka bir işe yaramaz. Ebeveynler içlerindeki yolculuğa çıkıp, kendilerine dair tanımlarını yaptıktan sonra çocuktan beklentilerini netleştirmelidir. Bu beklentiler daha sonra çocukla paylaşılmalıdır. Çocuğun ailesinin kendisinden ne beklediğini bilmesi, hayal kırıklıklarını azaltır.