Bir efsanenin yitip gidişi ardından söylenecek çok söz yoktur, sadeceanılar ve hatıralar kalır. Sadri Alışık'ın izlerini Hakan Dilek kaleme aldı.
Onu bilinen sözcüklerle anlatmak, renksiz bir hikayeye başlamak olacaktı...
Kendisi için söylenenler 'yaşamı-nın iz düşümü' gibi olmalıydı. İlk ke-lime belki onun dudak kenarınaoturttuğu alaycı bir gülümseme gi-biydi benim için. Bir siyah-beyazfilm başlıyor ekranda. Sabaha karşıfilmlerden biri bu. Çok geçmiyor adıgörünüyor; Ofsayt Osman. Sadri Alı-şık terso durumlarda bir mahalleliyioynuyor. 'Mahalle' önemli o dönem-lerde. Kalabalık bir halde izliyorlarolacakları. Aldığı-alacağı cezada değilaklı; Ofsayt Osman; mahalenin engaribanı Osman,kalkmış garibanlı-ğına isyan ediyorbir anlamda; "Buda mı gol olmadıhakim bey! Bu damı ofsayt!"
OFSAYT MI? Bir çocuğun te-davisi için gerekenparayı 'araklamış' ve ameliyat için is-tenilen yere 'anında' ulaştırmış veyakalanmış tabii. Ama biz onun yap-tığı 'araklama' işini bu nedenle meş-ru görüyor ve 'o golü atsa' diye bek-lemiyoruz. Böyle bir gerekçeyle ya-pılmış bir hırsızlığın cezası olmasınistiyoruz. Hepimiz gariban oluyoruzOfsayt Osman'la. Bizi kendisi gibi olma isteğine itenoyuncuların başında sayıyorum onu.Neyi oynasa özendiriyor çünkü. O'Uzay Yolu' film serilerinde bile eli-mizi uzatsak arka tarafına geçeceksaydamlığı dolayısıyla, bütün saçmasepelek sahnelerine gülüyoruz.1970'lerdeki seks filmleri furyasındabir iki ofsayt durum görüyoruz. Ve bir film var ki; Asıl film odur işte bizim için; Ah Müjgan Ah! O rep-likler, o sevme ve bunu gösterme bi-çimi; dil atraksiyonları, sevgiliye uza-nan elin çaresizliği, gariban sevdası-nın gücü... O güzel ve bugün imreni-lesi balıkçı meyhanelerinden birindeetrafında kadim dostlar içlenir ortayaş aşığı Hüsnü-Sadri Alışık-; "Göz-lerı dört kat daha lacivertti bugünMüjgan'ın! -Esen Püsküllüoğlu-"Sevgiliye adanmış ve ulaşmış hiçbirsöz onunki kadar etkili olamamıştırzannımca.
USTA REPLİKLER BIRAKTI Sonra filmin 'kopuş' anı; HüsnüMüjgan'ı evine götürür. Duvardasevdiği kadının fotoğrafı asılıdır.Söylenir; "Hadi çağır beni ve Müj-gan'ı, onlar dagörsünler bu gü-zel evi! Hadigit!" Orada ağla-maya başlar!Kahrımızdanöleceğimizi zan-nederiz. Böyleykenböyleydi... Ustarepliklerin ve vü-cut dilinin ders olacağı bir hayat bı-raktı arkasında. Şiirler resimler, iyidostluklar... Dostluklar? Evet burasısoru işaretli... Rivayet o ki hep vericiolduğu o kocaman hayatının en zoranlarında aslında yalnız bırakılmıştı.Son filmi Yengeç Sepeti belki de birhesaplaşma ve ustalık zemini sunduona. 1994 Altın Portakal 'En İyi Er-kek Oyuncu Ödülü' son günlerinin'en büyük güzelliğiydi' onun için.İsteksizdi ama ameliyat kaçınıl-mazdı. Karaciğeri iflas etmişti. Ame-rikalı bir delikanlının karaciğeri nak-ledildi ama vücudu bunu taşıyacakgüçten yoksundu büyük ustanın. 18 Mart 1995'te sevenlerine ve İs-tanbul'una elveda dedi; "Elveda!"