50 yıllık iktidarı boyunca gücünü halktan alan Küba lideri Fidel Castro ülkesine yararlı olamayacağını düşündüğü noktada köşesine çekildi....
Fidel Alejandro Castro Ruz, orta halli İspanyol göçmeni bir toprak sahibi olan Angel Castro'nun beş çocuğundan ikincisidir. Çocukluğu yoksul bir yöre olan Mayari'de geçer. Hem yoksulluk hem de toprak genç Fidel'i var olan düzeni değiştirmeye sürükler. 1950'de Havana Üniversitesi'nden hukuk doktoru olarak mezun olur. Devrim yolundaki ilk çabaları başarısızlıkla sonuçlansa da onu yıldırmak mümkün olmaz. 1953 başlarında Batista diktatörlüğünü yıkmak amacıyla küçük bir grup oluşturan Castro, tutuklanır. Tarihe geçen ilk sözünü yargılandığı mahkemede söyler; "Sayın yargıç siz beni mahkum edin! Tarih beni haklı çıkaracaktır!" Castro, 21 ay hapis yattıktan sonra Küba'dan ayrılarak Meksika'ya geçer. Dönüşte başbakanlığa getirilir. Ardından politik çizgisini dünyaya duyuran Castro'nun yeni ve ebedi düşmanı Amerika olacaktır. Enerjik, karizmatik ve siyasi sezgileri güçlü bir önder ve parlak bir hatip yeteneği olan Castro, üzgün bir siyasi düşünür olmaktan çok gelişen olaylara göre davranmasını bilen aktif bir eylem adamıdır. Başardığı işlerle halk içinde önemli bir destek kazanmakla birlikte, çoğu sonradan ABD'ye sığınan geniş bir muhalif kitlesinin doğmasına da yol açmıştır. Bu kitleler için "Kimseyi zorla ülkemizde yaşamaya mahkum edemeyiz. Eğer insanların özgürlüğün kıymetini anlamak için esareti yaşayıp tecrübe etme ihtiyacı varsa, Bu durumu olgunlukla karşılayacağız!" demesi, dünya kamuoyunda ve kendi ülkesindeki karizmasını kuvvetlendirmiş, zorlayıcı ve baskıcı bir liderden daha ziyade özgürlükçü bir insan olduğu imajını yaratmıştır. Bir çok sanatçı ve bilim adamını yargılamaksızın kabul etmiş ve desteklemiştir. Ernest Hemingway, Bono gibi modern özgürlükçü birçok sanatçıyı dost edinmiş ve sade bir yaşantı biçimini benimsemiştir. Castro, 50 yıllık iktidarını kendi isteği ile bıraktı. Hayatını ülkesine adayan lider, Küba'ya yararlı olamayacağını düşündü ve köşesine çekildi.