Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Arşiv | Ana Sayfa
Bugün: 24 Şubat 2008  

Öyle diil be abi!

Sanat dünyasının dışarıdan bakıldığı gibi ışıltılı olmadığını söyleyen Erdal Tosun: 'Sette yatıp kalkan arkadaşlarımız var be güzel abicim... Babam da sigortasız emekli aylığı olmaksızın öldü. Benim hikayem de ona benziyor...'.



O hemen herkesin yakından tanıdığı, babadan oyuncu bir isim; Erdal Tosun... Öyle şeyler anlattı ki...

* 'Organize İşler' filminden bir sahne; Süpermen'le yalnız kalıyorsunuz ve bir soru geliyor; "Abi dikkat ettim siz hiç konuşmuyorsunuz!" Yanıtınız ilginç; "Önceden konuşuyordum bir yararını görmedim!"
O kadar da değil canım... Biraz da konuşmak gerekiyor tabii ki. Gerçi konuşursan da konuşmazsan da bir gibi. Ama ben yine de anlatmak taraftarıyım...

* Sizin de dahil olduğunuz BKM oyuncuları iyi yol katettiler..
Sürekli bir proje ve arayış içindeler. Bunun iyi örneklerini de veriyorlar. İki tür vardır sektörde; bir; parayı kazanıp hep kendilerine yontanlar; iki; kazanılan parayla projeler üretip mutfağa kazandıranlar. Yılmaz Erdoğan ikincisini yapıyor. Bir mutfak oluşturdu. Öğrencileri var. Bu da bir yatırım. Milyon dolarlar kazanıp, kazandıklarını aşacak şekilde yatırıma gidiyor. İnşallah işleri düzgün gider. Ama çok zor...

DAHA İYİSİNİ ARIYORLAR
* Nedir zor olan?
Yılda iki tane film yaparsın. Biri iki milyon dolar kazandı diyelim. Diğeri de ortalama bir milyon dolar tuttursun -ki sektörde bu paralar konuşuyor artık- diyelim üç dört milyon dolar kazandın. BKM belki 10 milyon dolarlık işlere yatırım yapıyor. Daha iyisini arıyor. Bu nedenle zor... Yoksa ne teknik ne taktik açıdan bir sıkıntı yok yani...

* Siyah-beyaz film dönemlerinin figürleri geliyor aklıma. Mesela rahmetli babanız Necdet Tosun...
Necdet Tosun parantezinden bakmasak da daha genel baksak. İnsanları mitleştirmesek daha iyi olur. Ben Altan Erbulak'ın otomobilinin ellerde havaya kaldırıldığını gördüm. Şimdikiler gibi değil. Bu gerçekten oldu. Bugün o kadar kalabalığız ki; sinemada, tiyatroda, dizilerde oynamış 3 bin-5 bin isim... Hepi topu 125 kişilermiş zamanında...

* Ne kadar iş varsa hepsini bu insanlar yapmak zorundalar...
Tabi tabii. Babama akşam üç tane zarf gelirdi. Bunlarda olması gereken yer, saat ve yanında getirmesi gereken kostümleri yazardı. Küçük talimatlar işte. O zamanlar kostümleri oyuncular ayarlardı.

SARIYER'DEN YEŞİLKÖY'E
* Hayret etmemek elde değil...
Diyelim setlerden biri Sarıyer'de diğeri Yeşilköy'de. Yetişirmiş babam. Şimdi bu iki nokta arasında bu zaman diliminde mümkün mü?

* Meslek aşkı diye bir şey var...
Kesinlikle. Yahu babamın bir köfteci dükkanı vardı. Sami Hazinses de Nuri Sesigüzel de oraya gelirdi; Cüneyt Arkın da... Çok güzeldi her şey. Kimsenin kimseye hava attığı, büyüklendiği vaki değildi. Çünkü Cüneyt Arkın bir tane filmde oynadıysa Necdet Tosun dört tane filmde oynamıştır.

PARAYA BOĞMAYALIM DA!
* Bunun karşılığı nedir hayatta?
Asıl sorun budur... Babamın oynadığı 400 tane film bugün televizyonlarda dönüyor. Sayısız kez hem de... Benim annem ise 470 milyon lira emekli maaşıyla geçiniyor. Ben bunu soruyorum; ayıptır söylemesi herkesin abdestini bozduğu, tarlayı kendi üstüne kaydettirdiği bir ülkede yaşıyoruz. Kimseyi paraya boğmayalım ama hakettiği gibi yaşayacakları bir düzey tutturulmasına çalışalım.

* Ki, bu filmleri yayınlayanlar da bundan para kazanıyor; izlenme oranı diye bir şey var...
Bakın o filmleri kimden aldıkları da belli değildir. Adam o filmin yapımcısı değilken satıp kazanç elde edebiliyor. Depo diye satın aldığı yerlerden çıkmış bu filmler. Kaldı ki mesleğe saygı gerektir. Kimsenin parayı ön planda tutmadığı bir dönemde sadece ailesini ve işini düşünerek yaşayan biriydi babam.

* Figür olarak filmlerinde de böyle biriydi...
Yapmadığı iş kalmadı benim babamın. Leblebicilikten tarla paftası ölçmeye, meyhane açmaktan terziliğe kadar, köfteciliğe kadar Burhaniye'de her şeyi yapmış. Orhan Erdamar'la Reha Yurdakul çağırıyorlar babamı. Geliyor ve İstanbul'un zor şartlarına ayak uydurmaya çalışıyor. Babam Burhaniyeli. Oraya kaçmak için güvercinlerini bahane ederdi. Annemde de aynı hikaye var.

ANNEMLE BABAMIN AŞKI
* Nasıl tanışmışlar?
Annem askeri hemşire. Laborant kursuna geliyor İstanbul'a. Bir arkadaşının aracılığıyla Maliye'de işe giriyor. Tarlabaşı'nda bir oda tutuyor kendine. Yahu düşünün; tek başına bir genç kız; İstanbul'da Tarlabaşı'nda...

* Hikaye yeni başlıyor aslında...
Bir arkadaşıyla pansiyon tutuyor, sonra babamla tanışıyor ve evleniyorlar... Bunlar nasıl hikayeler? Şimdi kim yapabilir? Nasıl başarılır bunca şey, benim aklım almıyor!

* Eee zor zamanlar...
Babam için hep zordu. Yüzlerce filmde oynadı ama öldüğünde cebindeki parayla gömüldü. Ev kiraydı, annem çalışmıyordu... Benim de durumum farklı değil aslında...

* Nasıl yani?
Şimdi bakın şöyle deniyor; "Ohoo dizilerde oynuyor, filmlerde oynuyor bu pezevenk...!" Öyle diil be abicim. Pezevenk diil işte. Bu kadar okul okumuşum, işin tozunu toprağını yutmuşum, yıllardır bu işin içindeyim. Neler çektiğimi ben biliyorum,. Müsaade edin de yaşamımızda bir standartımız olsun. Bu işten ekmek yiyen ama aç yatıp kalkan insanlar var...

* 'İş bizimle bitmiyor' diyorsunuz...
Bu işin görünen yüzü. Sette yatıp kalkan arkadaşlarımız var be güzel abicim. Babam da sigortasız emekli aylığı olmaksızın öldü. Emeklilik yaşı gelmişti sigortası yetişmedi, sigortası yetişti yaşı yetmedi. Ama anneme bağlandı şimdi emekli maaşı. Ben de korkuyorum açıkçası. Babama benziyor hikayem. Mesela onun için CHP'ye oy atarım hala. Oyum onun oyudur. Bugünkü durumunu içler acısı bulmama rağmen...

* Hasta Fenerbahçelisiniz...
Hastasıyım o renklerin. Ama ben futbolseverim. Çok sinirlendiğim olmuştur Fenerbahçe'ye. Daha doğrusu Fenerbahçe çok sinirlenilen bir takımdır, çok da sevilen bir takımdır. Desteklerim Fenerbahçe'yi ama futbolu daha çok severim.

* Hakkaniyet arayışı var; tribün mü, takım mı?
Biraz üç kağıt tarafı var işin. Mesela o gün yenilmesi gerekiyorsa yenilmelidir o gün. Ve bunun için kim ceza görmeliyse görmeli; futbolcu, teknik adam; neyse... Beşiktaş taraftarını Fenerbahçe Stadı'nda görmek istemem mesela...

* Yapmayın şimdi...
O kadar değil. Benim Beşiktaşlı kardeşlerim var. Mesela Yılmaz'la maç izleriz... Kendi üstünlüklerimi sayarım bazen; evde oturuyorum. Paramız yok ama nasıl zengin bir adamım kendi kendime anlatıp rahatlıyorum.




DİĞER SAKLAMBAÇ HABERLERİ
Gözler Oscar'daTrençkotla kadınlar daha...
Sivilceler kâbus olmaktan çıktıDişsizliğe kök hücre çözümü
Özgürlük!Yarım asırlık iktidar
Avrupa kapanıyorYeşilçam ruhu var
Akrep'ler 2008'de üretkenİstiklâl Marşı'nı 2 kez...
Nostaljinin adresiTafta ve telkarinin...
Modern çizgi ve fonksiyonellikYıldızlar Wii'de
Karizmatik Volvo
GÜNCEL
Villa Villa soygunu sınıra takıldı
İşadamının ve kayınvalidesinin villasından 500 bin dolar para ile...
Evden kaçtı, tecavüze uğradı
Tripleks villada kumar
Ava çıkan polis donmuş halde...
5. kattaki balkondan alttaki...
Katil zanlısına linç girişimi
Tuğba'ya bağırsaktan mide...
SPOR
Riziconun Riziconun bedeli
28'de Sinan'ın penaltısıyla öne geçen Timsahlar, 85'te yine aynı...
Canaydın pes etti
Alex'e boğa kancası
Yedi bela Sinan!
Hakan: Başkan için yeneceğiz
Holosko yeniden doğdu
Rövanşı alacağız
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Çok Bulutlu 10°C 6°C 
ANKARA Çok Bulutlu 8°C -2°C 
İZMİR Parçalı Bulutlu 18°C 9°C 
ANTALYA Parçalı Bulutlu 21°C 10°C 
ADANA Çok Bulutlu 18°C 5°C 
EKONOMİ
IMKB E: 45.592,480 D:% -1,84
DOLAR S: 1,203 D:% -0,08
EURO S: 1,782 D:% 0,34
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
MAGAZİN
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon
| Saklambaç | Astroloji | Mobil Takvim | Reklam | Künye | Ana Sayfa
    Takvim Servisi
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu
Shuanda Bildiriyor Blogomania Hepoku