Maalesef zayıflama artık toplumumuzda sektörel bir pazar olmaya başladı. Toplumsal yapı olarak sabırsız oluşumuz, kilo verme aşamasında da bir an önce sonuç almak istememiz, farklı arayışlara kaymaya neden oluyor. Bu noktada bazen öyle hatalar yapılıyor ki çoğu zaman geri dönüşü olmuyor ve bıraktığı hasar büyük olabiliyor. Bunların başında zayıflama amaçlı ilaç kullanımı geliyor. Bir komşunun kullanıp 1 ayda 10 kilo verdiği ilaç ya da arkadaşınızın kullanıp kendisinde mucizeler yarattığını söylediği ilaç gibi uzayıp giden bir liste... Bir ağrı kesici bile olsa komşunuzun tavsiyesi ile değil doktor reçetesiyle alınmalı iken, bu cesareti açıkçası algılayamıyorum.
Ağır tablolar ortaya çıkabiliyor Kilo verme sürecinde uygulanan aç kalarak zayıflamaya çalışırken oluşan kabızlığı çözmek için yaygın olarak bitkisel diye büyük cesaretle kullanılan sinameki; dışkılamayı artırdığı için tercih ediliyor. Bu sorunları yoksa da bazıları oluşmadan kilo vermek uğruna tercih ediyor. Bitkisel olduğu için bağımlılık yaratmayacağı düşünülüyor. Oysa sinameki bağırsak yapısını-doğal ortamı bozarak kayıplara yol açıp bağımlılık yapıyor. Gaz şikayetlerine, bağırsaklarda delinmelere yol açabiliyor. Bağırsak kendisini yenileyebilen bir doku olmadığı için bu dokunun hasarı kronikleşip ağır tablolar ortaya çıkabiliyor.
Amerika'ya uygun Bunları dışında ilaçlar bazında bakarsak; halen piyasa da olan yağların emilmeden atılmasını sağlayarak kilo verimine katkısı olduğu söylenen bir ilaç, Türkiye'deki var olan beslenme modeline uygun değil. Çünkü bizim diyet programlarımızda en fazla yağ oranı yüzde 30 civarıdır. Bu ilaç yüzde 40 yağ alımı olan Amerikan toplumunun beslenmesinde ideal. İlaç hakkındaki ilk düşüncem, yağda eriyen vitaminlerin emiliminde eksikliklere neden olacağı ve bunlar da vücudun savunma sisteminde etkin vitaminler olduğu için bağırsak kanserine yol açabileği ihtimali olmuştu.
Medicana Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatmagül YILMAZ