Pota paramparça
"New York sokaklarından yetişen kim varsa, haydi Avrupa'ya.. Haydi Türkiye'ye.", "Oynanan Türkiye Ligi falan değil.. Birtakım Amerikalılar, birtakım Amerikalılara karşı oynuyorlar.. Nasıl bir takım Amerikalılar?.. Beşinci sınıf.. İşin fahişesi olmuşlar artık. Her sezon bir ülke, bir takımda oynuyorlar.. Ne her sezonu.. Aynı sezonda kırk kapı çalıyorlar.. Parayı verenin topunu atıyorlar.. Kulüp, renk umurlarında değil. Bu yüzden bir maçları ötekine uymuyor.. Bu yüzden her maçı kazanabiliyor, ya da kaybedebiliyorlar.." Okuduklarınız Hıncal (Uluç) ağabeyin Basketbol ligimizin giderek kararması, yabancı oyuncu dolmasıyla ilgili son yazısında ki yakarışları. "Amerika'dan, Brezilya'dan gelen beşinci sınıf, ucuz adamların, benim gençlerimin önünü kesmesine, onların yerini almasına "Dur" diyecek bir Allah'ın kulu çıkmayacak mı bu ülkede" diyor ve aşağıda ki şekilde bağlıyor yazısını. "Bay Bakan, siz sadece bakar mısınız?. Görmeyi de düşündünüz mü?.. Gördünüz de düşündünüz mü hiç?.. Bay Bakan, orda niye varsınız?" Yormayın ağabey kendinizi. Ben size Spordan Sorumlu Devlet Bakanı'nın neye baktığını söyleyeyim. Futbolda son örneğini gördüğümüz gibi, ülkenin önemli spor kurumlarının başında olanların "kendilerinden" olması kayıtsız şartsız önceliğidir Sayın Bakan'ın. Hani siz pek basketbol yazarı varlığını kabul etmezsiniz ama, biz basketbol yazarları Demirel Federasyonunun basketbolumuzu dipsiz kuyuya sürüklediğini yıllardır yazıyor ama anlatamıyoruz. Milli takımlar ve Lig organizasyonu olan iki işini de on altı yıllık yönetiminde içinden çıkılmaz batağa getirip sapladı Turgay Demirel. Sana şimdi özerklikten dem vururlar.. Futbol özerk değil mi? İstediler mi 5 dakika da Beşiktaş. Ha,yalnız atladıkları bir nokta var. Demirel "onlardan" değil. Teşkilattan birkaç adamı yönetime alıp, işi bitince sallayarak "miş" gibi gösteriyor kendini. Ülkemizde yapılacak 2010 Dünya Şampiyonası FIBA tarafından geri alınmadan, ligimiz tamamen "NBAAvrupaçöplüğü/NBAGarbageLeague" olmadan uyansalar iyi olacak..