Peş peşe 2 dönem dizisi ile boy gösteren Begüm Birgören; aşk hakkında kurduğu cümlelerle de günümüz gençlerinden ayrılıyor. Başarılı oyuncu aşkın hızlı tüketilen bir his olmadığını savunuyor.
Atv'nin beğenilen dizisi Karayılan'da canlandırdığı Elvan karakteriyle hayranlık uyandıran Begüm Birgören, dönem işlerinde oynamanın zor ama bir o kadar da zevkli olduğunu söylüyor. Bu sayede eskiden yaşanılan vatan sevgisine yakından bakan Begüm, "Şimdiki gençler o dönemlerdeki kadar vatanını sevmiyor. Bunun önüne geçmeliyiz" diyor. İşte Begüm Birgören'in 'Karayılan' dizisi, hayatı, yaşamı ve aşk üzerine yaptığı açıklamalar...
DÖNEM DİZİLERİNİN VAZGEÇİLMEZİ
* Son oynadığınız her iki dizi de dönem dizisi... Bunu özellikle mi seçiyorsunuz? "2. kez dönem işi yapmam nasıl olur?" diye düşündüm. Çünkü dönem işi yapmak günümüz işi yapmaktan zor. Bir de hayatımın sonuna kadar dönemlerin oyuncusu olmak da çok istediğim bir şey değil (gülüyor). Projenin dinamikleri o kadar güçlüydü ki, tüm zorluklarına rağmen burada olmayı istedim.
* Canlandırdığınız karakterlere baktığımızda sert karakterler... Bu sert mizaç size yakıştırıldığı için mi bu roller size teklif ediliyor? Yoksa siz öyle biri olduğunuz için mi bu tarz karakterler size teklif ediliyor? Ben sert olduğumu düşünmüyorum. Ama bu tip yorumlar kişilerin algısına göre değişir. (gülüyor) Elvan da sert karakterli değil.
* 'Erkek Fatma' gibi bir karakter ama... Elvan yaşıtları gibi evlilik hayalleriyle büyüyen bir kız değil. Ülkesinin içinde yaşadığı dönemin şartlarıyla yüzleştiğinde, hakimiyetin erkeklerde olduğu toplantılara girip fikrini yüreklice söylemesi, inancı uğruna annesine baş kaldırması bazılarına sert gelebilir. Ama aslında Elvan, karşısındaki kahramana duyduğu aşkı içinde yaşayacak kadar duygusal ve mağrur bir kız.
* O dönemde yaşasaydınız Elvan gibi mi yapardınız yoksa apolitik mi davranırdınız? O dönemle ilgili kitapları ya da Gaziantep'in Gazi ünvanını nasıl aldığını okuduğumda derin bir acı hissettim. Okul kitaplarında bu konu 1-2 cümleyle geçerdi. Biz jenerasyon olarak apolitiğiz. Bizim vatansaverliğimizin ve toprağımız için mücadele etme duygularımızın eskilerinki kadar olmadığını hissediyorum. Şu an gençlik olarak öyleyiz. Ama savaş dönemini okuduğunuz zaman canını bu uğurda gönüllü veren halkın inancının tek baskın duygu olduğunu görüyoruz. Açlıktan ölmeyi göze alıp teslim olmayan bir inanca sahip insanların birlik hareketi. Zulümle savaşırken inanılmaz bir direniş var. O dönem kayıtsız kalmanız imkansız. Hayatınız o şartlara bağlı. Hayatta kalmanız o güveni sağlamanıza bağlı olduğundan günümüzdeki apolitik kalma seçeneğiniz o zamanda hiç yok bence.
'TEK BİR KİŞİYE AŞIK OLUNABİLİR'
* Elvan'ı bundan sonra neler bekliyor? Bundan sonra aşk kısmında baskın olabilirim. O aşkıyla daha masum, daha şaşkın, belki daha boyun eğen bir karaktere dönüşecek. Bir taraftan da direnişin içerisine girecek.
* Aşktan bahsetmişken; o dönem aşklarına baktığımızda saflık ve masumiyetin hakim olduğu aşkları görüyoruz. Günümüzde ise hızlı gelişip tüketilen aşklar var... Çok sevdiğim bir konudur aşk. Günümüz şartları içinde benim aşka bakış açım biraz farklı. Herkesin hayatta tek bir kişiye aşık olacağına inanırım. Oysa günümüz ilişkilerinde gördüğüm tek şey sirkülasyon. (gülüyor).
* Günümüzden bir farkı da aradaki mesafeler... Günümüzde flört dönemi yaşanıyor, kafelerde oturup konuşulabiliyor... Öyle mi yaşanıyor? Ben çalıştığım için bilmiyorum. (gülüyor) Günümüzde hızlı yaşandığını bunu çevremde görüyorum. Çalıştığım için yaşama şansım olmuyor. (Gülüyor) Gençliğim setlerde geçiyor. Bu konuda bilirkişi olarak konuşamayacağım. İşler yüzünden kavuşulamayan bir engel sahibi olduğum için ben de özlemle bekliyorum (gülüyor). O dönemlerde kaldım o yüzden de günümüz genci gibi konuşamayacağım. (gülüyor)
FİLM TEKLİFLERİ ALIYOR
* Sinema filmi teklifleri var mı? Var ama dillendirmek istemiyorum. Hatta geçen yaz da vardı. Ama bunlar bu yaz çekilmek üzere ertelendi.
* Projeleri söylemeyin ama nasıl karakterler onlardan bahsedebiliriz... Ya da nasıl bir karakteri canlandırmak istersiniz? Çok fazla oynamak istediğim karakter var. "Şöyle bir karakterde oynamalıyım" diyemem. O hikayenin içerisinde nasıl bir yeri var, dramanın içerisinde nasıl konumlanacak? O olmadan direkt karakterin de bir anlamı yok aslında.
* Direkt olarak dramadan bahsediyorsunuz... Komedi de ya da farklı tarz bir projede oynamayı düşünmüyor musunuz? Teklif yapılan filmlerden biri komedi. Çok güzel bir kadro var... Komedi çok istiyorum.
* Projenin içerisinde dramatik öğe unsurlarını seviyorsunuz galiba... Ama normalde de böyle duygusal ve dramatik havanız yok... Herkes kadar duygusalım. Hatta içine kapanığımdır. Özel hayatımda çok az arkadaşım var. Sokaklarda dolaşmayı sevmem. Sakin bir hayatım var. Ben o rollerin marazları, pisliklerini seviyorum. O gözlerinin altında başka bir pus ve buğu oluyor.
'GÜZELLİK AVANTAJ DEĞİLDİR'
* Kendinizi eleştirir misiniz? Zannetmiyorum ki hiçbir oyuncu kendini eleştirmesin. Ben izlerken kavga ediyorum kendimle. Bazı anlarda hayal ettiğimi yapmadığımı görüyorum. Sonradan aklıma gelen şeyler oluyor. "Keşke şunları yapsaydım" diyorum.
* 'Güzellik dezavantajdır' denir... Sizin öyle gördüğünüz bir durum var mı? Güzelik sizi hiçbir yere getiremez. İşe 1-0 galip başlarsınız belki ama güzellik beraberinde önyargıları da getirir. Çünkü yeteneğinize ve emeğinize inanmak istemezler ve hatta başarınız bile buna bağlanabilir ne yazık ki. Çok beğendiniz biri kötü bir oyuncuysa zaten size çirkin görünür ve bunun örneklerini her gün televizyonda izliyoruz. Yani bence avantajlı olabilir ama önemsizdir.
ÇIT KIRILDIM BİR KIZ DEĞİL...
* Kendinizi başarılı buluyor musunuz? Bir çıta varsa bunun neresindeyim bilemem. Ama başarılı olmak, istediğiniz noktada olmaktır ki bence bir oyuncunun böyle bir noktası yoktur. Hedeflediğim tek yer; daha iyi olmak. Kendimi bir adım ileriye taşımak. Başladığınızda neredeydiniz ve şu an neredesiniz diye bakarsak evet bu anlamda başarılıyım.
* Sizinle ilgili yazılanlara baktığımızda ilginç şeyler çıkıyor. Örneğin maskülen olduğunuz yazıyor? Bir röportajda "Feminen mi maskülen mi?" diye soruldu. Ben de "Maskülen" dedim. Topuklu ayakkabı değil spor ayakkabı giyen biriyim. Tavır olarak da çıt kırıldım bir halim yok. Ama erkeksi bir kız da değilim.
* Ördek beslediğinizden bahsediliyor... Üniversite zamanında öyle bir deneyimim oldu. Daha doğrusu hayvana bir eziyetim oldu. (gülüyor) Tek beslediğim hayvandır. Ama hâlâ beslemiyorum. Evde hayvan beslemek zor. Ördek beslemek daha zor. Hayvana eziyet verici bir şey ve ben bunu yaptım. Şimdi de cesaret edemiyorum.
* Fotoğrafçılıkla uğraşıyor mussunuz? Görsel sanatlar bölümünden mezunum. Okul zamanlarımda fotoğrafçılıkla içli dışlı oldum. Hobi olarak devam ediyorum. Seviyorum fotoğraf çekmeyi. Ama fotoğrafçı mıyım?Tabii ki de hayır.
* Rakı içmeyi seviyormuşsunuz... Hatta baba yadigarı demiştim. (gülüyor) Aslında alkol kullanmayı sevmiyorum. Ama şarap mı rakı mı dersen, şarabı tercih ediyorum.
Servisi 
