Ruhları şad etme enstitüsü
Babilliler, "Ölülerin beslenmediği takdirde, yiyecek ve su arayarak ruhlarının sokaklarda sinsi sinsi dolaşacaklarına, evlere gireceklerine" inanırlarmış. Polinezya'da da inanışa göre: "Yalnız ve evsiz ruhlar, vücutta barındıkları süre içinde arkadaşları ve mülkleri olmayan, fakir insanların ruhlarıymış." Değişik ülkelerdeki, ilk çağ mezarlarına yemek kapları ve su bardakları bırakma geleneği şüphesiz ölümden sonraki yaşam için duyulan açlık korkusuyla ilişkilidir.
RUHLARFESTİVALİ Ölüye düzenli aralıklarla yiyecek bırakma adeti oldukça yaygındır. Yılda bir kere, yaşayanlar, ölülerini gömdükleri topraklarda ziyafet düzenlerler ve ölüleri, yiyeceklerini paylaşmaya davet ederlerdi. İngiliz Adaları'ndaki Helloween inançlarından birine göre, yılsonundaki festival süresince ruhlar, bütün ruhların ziyafetine katılmak üzere evlerine dönerler.
ESKİADETLER İbranilerin, 19. yüzyılda bile varlığını koruyan; ölünün evde olduğu süre içinde, cesedin yanına ve ölü gömüldükten sonra kapının dışına ya da mezara, yiyecek ile su ya da süt konması geleneği, hiç şüphe yok ki, öteki dünyaya yapılan seyahat tamamlanmadan, ölünün beslenme ihtiyacı duyduğuna ilişkin inanca dayalı eski adetlerin bir yadigarıdır.
TSEDAMGALIRUHLAR!.. Şimdi nereden çıktı bunlar diyenleriniz olacaktır kuşkusuz. Nereden olacak insan kendi kültüründe bulunmayan, ancak şurada burada okuduğunda: Allah Allah demek böyle inançlar da var dediği pek çok şeyi, zapta gelmez bir akıl yürütmeyle, "Peki bizde de olsa nasıl olur?" hayallenmesiyle düşünüyor ya. Diyelim ki yukarıda yazdıklarımı kendi iklimlerimize uyarladık.
FARKEDERİZ O zaman daha bedenen ölmeden fikri zikriyle, icraatıyla. Anlayışıylaanlayışsızlığıyla, kabızlığıtıkızlığıtıkanıklılığıyla ortalıklarda ruh gibi dolaşan bi dolu bi türden zevatı görürüz. Sırf evlerimizin tadı tuzu kaçmasın, yüreklerimize "Bize dolanırlar mı" korkusu düşmesin için onları öldükleri yerlerde, bizden ırak köşelerde beslediğimizi fark ederiz...
BİRDÜŞÜNÜN "Müzik ruhun gıdasıdır" filan türünden laflar etsek de biz bizdeki bir dolu ruhsuz kalabalığın ruhlarını, güya beslemek için onlara etten, kandan, alın terinden oluşan zorunlu armağanlar sunarız. Bir düşünün, bir hayalleri gerçeğe teğelleyin bakalım, hangi (ruhsuz) ruhlara neler sunmuşuz ve sunmaktayız. Onlar bize bulaşmasın diye biz hangilerini nasıl besleyip, oburluklarına suç ortağı olmaktayız.