Ücretlilerin gelir vergisi ve genel gidiş
2008'in 9 aylık döneminde gelir vergisinin yarısından fazlasını, yüzde 53.3'ünü ücretliler ödemiş. 1998 yılında yazdığım "Ücretlerin Vergilendirilmesi" adlı kitabımın önsözünde ücretlilerin ödediği gelir vergisinin fazlalığını anlatmıştım. O zaman oran yüzde 52 idi. Daha sonra ücretlerin vergi oranı 5 puan düşürüldü. Dolayısıyla bu oran biraz düşmüştü. Ama 2005 yılında yapılan değişiklikle 2006 yılından itibaren diğer gelirlerden alınan verginin oranı düşürüldü. Ücretlerin vergi oranı aynı kaldı. Bu değişiklik ücretlilerin aleyhineydi. Dolayısıyla ücretlilerin vergi yükü yeniden arttı. 2007 yılında ise ücretlilerin vergi iadesi diye anılan özel gider indirimi kaldırıldı. Artık ücretlilerin vergi iadesi de yok. Asgari geçim indirimi ücretliye toplam olarak aynı avantajı sağlamayacak. Ücretlinin ödediği vergi bir kez de bundan dolayı artacak. Üçüncü bir nokta ise, vergi iadesinin kaldırılması nedeniyle fatura-fiş istenmez olduğu için bu belgelerin verilmemesi. Belge vermeyenlerin ödedikleri vergiler azaldığı için ücretlinin ödediği vergiler göreli olarak artmış olacak.
Dargelirlininaleyhine Sistemin yükü ücretlinin üstüne gittikçe daha ağırlaşarak yüklenecek. Sistemin giderek ücretlilerin aleyhine dönmesinin mimarı şimdi aynı yerde görevli değil ama bu gidişin tersine dönmesi için pek bir neden ve istek de görünmüyor. Olayın bir başka yönü daha var. Ekonomik istikrarlar dar gelirlilerin aleyhine sonuç doğuran uygulamalarla sağlanır. Hafta sonunda bir Radikal yazarının da içince bulunduğu bir grubun yeni Anayasa'da ekonomik istikrarın korunmasının sosyal devletten daha önemli olduğuna dair hükümlerin yer alması için verdiği çabaya tanık oldum. Ekonomiyi düzenleyici kurumların Anayasa'da yer almasını biz de isteriz ama IMF'nin 'ne pahasına olursa olsun' sağlattığı istikrarın çok da önemli olmadığının ve sosyal yapıda meydana getirdiği tahribatın da farkındayız.