Alışveriş (merkezi) çılgınlığı
Bir malı satmak istiyorsanız, onu önce müşterinin göreceği bir yere koyarsınız. Daha fazla satmak istiyorsanız, müşterinin ayağına götürür, televizyonlarda, gazetelerde, dergilerde tanıtırsınız. Eğer bir toplumun tüketim toplumu olmasını istiyorsanız, o topluma gelirden, üretmekten hiç bahsetmez, sürekli olarak lüks malları gözönüne sokar, özendirirsiniz. Ülkenin her yerini fabrika yerine alışveriş merkezleri ile doldurur, oraları da lüks mallarla donatırsınız. Topluma gelirinin düşüklüğünü anımsatanların sesini kısar, her türlü malın vitrinlerde var olduğunu, bu zenginliğe ulaşmanın kolay olmadığını, ne kadar çağdaş bir toplum olduğunu anlatırsınız. Sonuçta toplum, gelirine bakmadan sürekli tüketen, borç üstüne borç yapan, daha doğrusu ne yaptığını bilmeyen bir duruma gelir. Sonra toplumu istediğiniz gibi yönetir, yönlendirirsiniz.
Üretmedentüketmek... Çevremize bir bakalım; ne durumdayız diye. Aile borçlarının kaç kat arttığından bahsedebiliyoruz, ama gelirin kaç arttığından bahsetmeye gelince ABD doları gibi değerini ve temsil gücünü yitirmiş bir paranın değerindeki düşmeye sığınıyoruz. Dün haberleri okuduk, insanlar alışveriş merkezlerinin önünde geceden sıraya giriyor, kuyruk oluşturuyor, biber gazı ile dağıtılabilecek izdiham oluşturuyorlar. Aynı şekilde yardım dağıtılırken de izdihamlar oluştuğunu düşününce daha şaşırtıcı bir tablo çıkıyor ortaya. Ankara'da eski Meclis lojmanlarının yerine yeni bir alışveriş merkezi açılmış. Konfeksiyoncu bir arkadaşımın söylediğine göre, lükslük kalitesi düşer diye bir-iki marka dışında yerli markalara yer verilmemiş. Pazar günü Oran üzerinden geçmem gerekiyordu. Saat 16.30'da girdiğim kavşaktan saat 17.00'de ancak çıkabildim. Neden biliyor musunuz? Alışveriş merkezinden çıkanlar kavşağı kapattığı, kırmızı ışıkta dahi bir adım gidebilmek uğruna karşı tarafın yoluna girdikleri için. Bu insanlar o alışveriş merkezine girip çıktıkları için o kadar mutlu görünüyorlardı ki, sizin yolunuzu bile bile tıkamalarına karşın (iyi bir şey yapmış gibi) yüzünüze gülerek bakabiliyorlardı. Bir çılgınlık hali söz konusu olan, alışveriş merkezinden alışveriş yapma çılgınlığı. İnsanların bu davranışlarının nedenlerini ve sonuçlarını bilmedikleri çok açık. Ben bir daha anımsatmak isterim ki, tüketmek için önce üretmek gerek. Üretmeden tüketmenin sonu kötüdür, hem de çok kötü.