Abdülhamit'in petrol haritası
Petrol fiyatları aldı başını gidiyor. Varili 100 doları yakaladı. Bu durum petrol faturamızı şişirecek. Yakında yılda 15 milyar doları petrol ithalatına yatıracağız. Bu gidişle 2008'de 20 milyar doları geçer. Fatura kabardıkça, tahribatı da çok olur. Bu nedenle yakında yeniden Türkiye de petrol olup olmadığı tartışmaları kızışır. Aslında buna 100 yıl önce II. Abdülhamid'in kendi imkanlarıyla yaptırdığı çalışma yanıt vermiş. Sultan'ın yaptırdığı çalışma Fırat ve Dicle nehirleri havzasını kapsadı. O tarihlerde, Osmanlı toprakları içinde bulunan Musul ve Bağdat havalisi de bu araştırmaya dahil edildi. Petrol taraması, maden ve jeoloji mühendisleri Alman Paul Groskooph ve Habip Necip Efendi'nin önderliğinde gerçekleşti. Rapor, bir harita ile birlikte 1901 yılında Abdülhamid'e teslim edildi. Bu çalışmaya göre, Fırat ve Dicle'nin havzasında boylu boyunca petrol yataklarının bulunduğu, yine Bitlis ve Hakkari illeri çevresinde de zengin petrol yataklarının olabileceği öngörülmüş. Özellikle Bitlis çayı kıyısında boylu boyunca önemli petrol rezervleri tespit edilmiş.
NefçiveDoğramacıaileleri Heyet, çalışmalarını bugün Irak sınırlarında kalan merkezlerde de sürdürmüş. Kerkük, Babagürgür, Zaho, Süleymaniye, Bağdat, Musul ve Altınköprü'de petrol yatakları kilometre ve yerleşim yerlerine göre işaretlenmiş. Kayıtlara göre Babagürgür Bölgesi, sultanın şahsi malı olurken, bu topraklarda Türkiye'deki Nefçi ve Doğramacı ailelerinin de yerleri ve payları bulunmakta. Çalışma, Diyarbakır'dan Mardin'e uzanan bölgede, Dicle'den Habur ve Hakkari'yi de kapsayan 65 kadar noktada petrol rezervi bulunduğunu tespit etmiş. Ve 'önemlidir' kaydıyla işaretlemiş. Harita bugün kayıp. Ama rapor biliniyor. Haritanın da yüzyılın başında ABD'nin eline geçtiği tahmin ediliyor. Ama, sonraları Türkiye'ye gelip arama faaliyetlerinde bulunan ABD'li firmaların raporlarında, 'petrol yok' sonuçları yer alıyor. Bugün, Abdülhamit'in petrol haritasıyla başlayan gerçekler yok edilmiş. 'Petrol yok', raporlarının gölgesinde petrol faturamız büyüdükçe büyüyor. Müttefikimizin! kazanç hanesiyse şiştikçe şişiyor. Bölgede yaşatılan huzursuzluk da işin cabası.