Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Arşiv | Ana Sayfa
Bugün: 13 Ekim 2007  

Sinüsler de kalp balonuyla açılıyor

KBB Uzmanı Prof. Dr. Sami Katırcıoğlu, sinüzit tedavisinde uygulanmaya başlanan balon sinoplasti yöntemiyle hastaların bıçak altına yatmaktan kurtulduğunu söyledi Prof. Dr. Katırcıoğlu, 'Yöntemi, sinüzitten çeken kalp balonunun mucidi buldu' dedi.



Son teknolojik gelişmeler, tıp dünyasında adeta mucizeler yaratıyor. Düne kadar saatlerce süren, ağrılı-sancılı ameliyatlar yeni yöntemler sayesinde çok kısa bir sürede ve başarıyla gerçekleştiriliyor. Bu hastalıklardan bir tanesi de sinüzit. Bu konuda görüşlerine başvurduğumuz Prof. Dr. Sami Katırcıoğlu; sinüzit, bademcik-geniz eti ameliyatları ile horlama tedavisinde uygulanan son yenilikleri anlattı. İşte Prof. Dr. Katırcıoğlu'nun çarpıcı açıklamaları...

İçi hava dolu odacıklar
"Normalde insanın kafasında tam 7 tane sinüs vardır. İki tane alnımızda, iki tane gözlerimizin iç yanında, iki tane yanağımızda, bir tane de beynin altında. Bunları birer oda gibi düşünün. İçleri hava dolu odacıklardır. Bunların her birinde burna açılan bir deliği vardır. Burna açılan bu delikler herhangi bir nedenle kapandığı anda buraya hava girmiyor. Hava girmediği anda da 'sinüzit' denilen hastalık ortaya çıkıyor. Sinüzit, normalde kendiliğinden de tedavi olabilen bir hastalıktır. Burna açılan bu sinüslerin delikleri kapandığında hasta sinüzit oluyor, açılıp hava girdiği anda da kendiliğinden tedavi oluyor.

Hiç açılmadığında da 'kronik sinüzit' denilen durum ortaya çıkıyor. Mesela; burunda birtakım polipler, burnun kemiğiyle ilgili eğrilikler, hastanın sürekli bir alerjik konumda olması, alerjik nezle olması ya da sinüsün deliğini tıkayan tümöral bir kitle... Sinüzitin tedavisinde çok eskiden dudak kaldırılır, sinüs boşaltılır, 'tamam' derdik. Ancak son 20-30 yıl içinde hekimler anladılar ki, problem orada değil. Burna açılan deliği kapandığı için sinüzit oluyor. 20 yıl önce de Avusturya ekolü tarafınan 'endeskopik yöntem' denilen bir yöntem çıktı. Burnun içinden bir kamerayla giriliyor, orada deliği buluyoruz, deliği çıt çıt çıt açıyoruz, küçücük olan delik biraz büyüyor, sinüsün içine rahatlıkla hava girip çıktığı için de hasta sinüzit olmuyor. Ama bir kapıyı düşünün. Kapıyı açmak için sağını solunu kırdığınızda bir miktar tahribat oluyor değil mi? İşte sinüsü açarken de anatomisinde bazı tahribatlar yaşanıyordu.

ABD'de öğrendim
Ama son 2 yıldır Amerikalılar bir yönetem geliştirdi ki; kalpte kullanılan, damarları açan bir balon var ya; kalp damarlarından biri tıkalı mesala, gönderiyoruz katateri, o tıkalı olan yere geliyor, pedala basılıyor balon şişiyor, tıkalı yer açılıyor. Gerekirse oraya bir stend yerleştiriliyor. Şimdi bunu sinüste de yapıyoruz. Burnunuzun ucundan bir balon gönderiyoruz, o sinüsün tam ağzına. Bakıyorsunuz balon yerine oturdu. Pedala basıyorsunuz balon şişiyor. Sinüsün küçücük olan deliğini balon bir anda büyütüyor. Sonra balonu indirip aldığınızda sinüs de açılmış oluyor. Hiçbir cerrahi müdahale, bıçak falan hiçbir şey yok. Bu, dünyada yaklaşık 1 yıldır yapılıyor. Ülkemizde ise henüz çok yeni. Ancak bunun bir kursu var. Ben Haziran ayında San Fransisco'da kursa gittim. Çünkü iyi birisinden öğrenmeniz lazım; balonu nereye kadar iteceksiniz, ne kadar basınç olacak falan gibi. Şu anda 8-9 hastaya uyguladım. Bana göre sinüzit ameliyatında gelinen en son nokta bu nokta. Hiç kimseye zararı yok, hiçbir yan etkisi yok. Diğer yaptığımız yöntemde pensler kullanılıyordu, kopartarak açtığımız yöntemde körlükler bile olabilir. Çünkü göz sinirine çok yakınsınız. Birkaç kişi bu işlerden kör oldu. Sonuçta tıpta her türlü yenilikler oluyor. Ben hem klasik hem de bu yeni yöntemlere yetiştim. Sonrasına yetişir miyim bilemiyorum? Bundan 10 sene sonra herkes bu işlemi yapıyor olacak. Bu işlem çok pahalı değil ama ucuz da değil. Bin dolar civarında bir şey. Yine genel anesteziyle yapılıyor. Bu yöntemi kalpteki balonu bulan kişi bulmuştur. Acclerent firmasında çalışan bir biyomühendis. Yani tıp mühendisliği okumuş. Kursta konuştuk; 'Benim sinüzütüm vardı, doktorlar bir türlü çare bulamadı. Sonrasında böyle bir şey yaptım' dedi. Bu yöntem Türkiye'de henüz çok yeni. Her yerde uygulanmıyor.

'Sanatınıza hayran kaldım'
Normalde burun plastiği ameliyatını burun deliğinin içinden yapıyoruz. İçinden kesiyoruz, sonra cildi makasla ayırıyoruz, ameliyat bunun altında yapılıyor. Sonuçta üzerindeki deri yeniden örtülüyor. Seneler önce bir ameliyat yapıyorum. Cildi ayırırken makasla burnun üst kısmından 1-2 milim kadar cilt yırtıldı. Çok küçük bir dikiş yaptık, bir süre sonra kaybolurdu zaten. 15 gün sonra hastanın burnunu açtık. Hiçbir problem yok. Bir sonraki kontrole gelişte hastanın annesi, 'Valla doktor bey, sanatınıza hayran kaldık. Küçücük bir delikten bu işi nasıl yapabildiniz?' dedi. Horlamayla ilgili olarak da 25 sene önce bir Fransız profesörle birlikte dünyada bir ekol ortaya atıldı. Bademciği, küçük dili, yumuşak damağı, her şeyi çıkarılan büyük bir operasyon yapılıyordu. Hepimiz bu ameliyatı öğrendik. Sonuçlar da çok iyi. Ameliyat ediyorsunuz, adamın 10 gün sonra horlaması kesiliyor. Fakat bir baktık ki, bu hastalar 1 yıl sonra horlamaya başladı. Horlama ameliyatı dünyadaki yapılan ameliyatların belki en ağrılısı. Hasta 20-30 gün boğazı o kadar ağrıyor ki; kıpırdayamıyor, su içemiyor. Ve süratle 10-20 kilo veriyor. Bir ay sonra bakıyorsunuz, bütün kilolar gitmiş, boğazı da ağrımıyor, bebek gibi uyuyor. Ama kilolar tekrar alınınca sanki hasta ameliyat olmamış gibi horlamaya başlıyor. Sonra hekimler anladılar ki, bu iş kilo vermekle alakalı. Almanya'da öğrendiğim ve Türkiye'de sadece benim uyguladığım bir yöntem var. Özel bir kamerayla burnunun içinden girip, bütün hava sütununu seyreder hale geliyorum. Hastaya iğne yapıp, horlar derecesinde uyutuyorum. Bu esnada titreşime geçen, büzülen yerleri tespit ediyorum. Ondan sonra hastayı karşıma alıp ameliyat yapılacak noktaları anlatıyorum.

'Hayır işlemek lazım'
Allah bana çok büyük şeyler lütfetmiş. Ekonomik olarak, aile olarak. Onun için Allah'a şükretmek açısından haftada, ayda 2 ya da 3 kez yardım isteyen hastaları ücretsiz ameliyat ediyorum. Bir insan yeterince her şeyden tatmin olmuşsa karşısındakine yardım etmeli. Bunu da Allah herkese nasip etmiyor zaten.


Hülya BALCI

DİĞER SAKLAMBAÇ HABERLERİ
Biz unutmadık ya siz!Hayat bayram olsa
İyi bayramlar aktör Münir-1İyi bayramlar aktör Münir-2
Kariyer şık kadın seviyorŞov 'sonsuza' kadar sürecek
Müjde Ar ikinci kez "Afife Jale"'Kırmızı' cazibe
Takın takıştırın...Beklentilerin çok üzerinde
Boynunuzdaki kırmızı zarafetAtmosferin tadına varın
Yöresel damak tatları: BitlisEtkinlik takvimi
Acil servisAşk mesajları
Çelebi Çiçek ile tarot kartları
GÜNCEL
Takvim Takvim Şehit Fetullah'ın köyünde
Saliha Ana konuşurken yılan dili pıçaklar saplanıyor böğrümüze...
Dualar huzura
Dayağa hakaret normal
Ömre bedel aşk
Bayram sağolsun
Gurbette mucize
Tuğçe Abla'larını unutmadılar
SPOR
Parçala Parçala Türkiyem
17 puanla ikinci sırada yer alan Ay-Yıldızlılar, Almanya'da 5-0...
Destek çığ gibi
Moldova'dan güçlüyüz
Carew'den yeşil ışık
Polat vageçmiyor
Toraman müjdesi
Buruk bir bayram
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Kuvvetli Sağanak Yağışlı 21°C 16°C 
ANKARA Çok Bulutlu 23°C 14°C 
İZMİR Yer Yer Sağanak Yağışlı 22°C 17°C 
ANTALYA Yer Yer Sağanak Yağışlı 29°C 16°C 
ADANA Yer Yer Sağanak Yağışlı 28°C 19°C 
EKONOMİ
IMKB E: 58.053,400 D:% 1,11
DOLAR S: 1,191 D:% -0,04
EURO S: 1,691 D:% -0,03
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
MAGAZİN
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon
| Saklambaç | Astroloji | Mobil Takvim | Reklam | Künye | Ana Sayfa
    Takvim Servisi
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu
Shuanda Bildiriyor Blogomania Hepoku