Hadi Attaaa Gidelim...
 Bu yaz tatilimi geçirmek adına, Uzakdoğu seçimini yaptım. O coğrafya hayatımda ilk değil. Konu yurtdışına çıkmaksa keyif veren bi'bölge. Hem de ne keyif, ne keyif...
Uzakdoğu deyince çoğu kişinin aklına ilk gelen şeyler; masaj, cinsellik, dayanıklı olmayan ama ucuzluktan yıkılan Çin malları...
Bütün bu kriterler ve tecrübelerimi de yanıma alıp, İstanbul-Bangkok uçağındayım. Şanslıydım, uçuşun konforlu geçmesi için önünde koltuk olmayan çıkış kapısına denk geldim. Ayaklarımı uzatıp keyfini çıkardım...
ÇOK NAZİKLER
9-10 saatlik bi'uçuşun ardından "has landed" ohh.... Pasaport kontrolü esnasında, Türk kafileye rastladım. Radyo ve televizyondan tanıyor, dinliyorlarmış. Neden orda olduklarına dair, asansör müziği tadında, kuyruk muhabbeti yapıyoruz. Testesteron birikimini gözlerden okumak mümkün...
Taksideyiz artık. Avrupa ve ABD'de, çok fazla hissetmiyorum yurt dışında olduğumu... Aynı marka otomobilin, xenon farlı, koltuk ısıtmalı, yol bilgisayarlı, son teknoloji motorlu modeli gibi... Uzakdoğu ise inanılmaz hissettiriyor farkı. İnsanların nazikliğinaifliği, ters trafik, baharatlı bir koku, koruyucu kalkan gibi saran alize.
İSTANBUL YANINDA TAŞRA KALIR
Bangkok, oldukça kalabalık bi'nüfusa sahip. Trafik inanılmaz. İstanbul yanında Taşra gibi kalır, o derece. Çok ama çok fazla motosiklet kullanan var. Bu kullanımdaki alçak gönüllülük, kalite hemen göze çarpıyor. Genelde bisiklet tekerlekli, 100cc motorlar var. Hadi bilemedin 200cc. Bizde ise motosiklet, gençler arasındaki prestij objesi olarak görülüyor.
Uzakdoğu'da yiyecek bi'şey bulamadım diyene çok şaşıyorum. Türk, Avrupa, Arap, Afrika, Latin, İtalyan, Çin, Japon gibi kendi haritasına yakın veya uzak olan tüm yabancı mutfakları bulmak mümkün.
Her köşe başı 5-10 ytl arası değişen, 45' ile 1 saat arası süren ve yaptırmadan önceki haline oranla insanın hissiyatını yüzde 100 değiştiren ayak masajı salonları ile dolu...
Bangkok'da yollarda zaman zaman fare hem de baba boyutta, mönitör kertenkele, görmek mümkün. Nehir gezisinde piton yılanını ben bizzat gördüm. Hem de 7-8-9 yaş grubu çocukların yüzüp, oynadığı bölgenin yakınında... Bunlar normalde insanın canını sıkacak şeyler olmasına karşın, ülkede öylesine yüksek oranda sakinlik, insaniyet, hoşgörü var ki, hayvanlar da etkilenmiş olsa gerek kimse kimseye dokunmuyor. Ülkemizin, en gergin, iki laf edilmeyen bi'vatandaşını oralara götürsen helva gibi olur zannımca...
Bangkok'daki hareketli hayatın ardından sakin bi'sahil şeridine geçiyoruz. 10 km uzunluğunda, palmiye ve hindistan cevizi ağaçları ile kaplı, beyaz kumdan oluşmuş sahillerdeyiz... Özel tasarlanmış 5 odası olan bir otele yerleştik. Sahilde uzanmış, ne kadar anlatsam da lezzetinin yanından geçemeyeceğim nitelikteki iklimin tadını çıkartıyorum. Bütün bunların ardından 2,5 gün süren bu rüyanın bana olan bedeli ortalama 150 $ da (herşey dahil) olunca mutluluğumu anlatmak için satırlar, sütunlar yetmez...
Uzakdoğu'dan uzak kalmayın...
Hayatınızın bi'dönemimde zaman ayırın. 365 gün 30-35 derece olduğu için, her zaman ziyaret edebileceğiniz bi'bölge unutmayın...
|
Servisi 
