Çalışma hayatı ve Bakan Başesgioğlu
Ülkemizin en zor alanlarından biri çalışma hayatıdır. Dolayısıyla bu alanda görev yapan bakan ya da bürokratlar, çalışma hayatının dengeler üzerine kurulduğu ve sivil toplum örgütlerinin yapılacak her işte ortak olduğu bilinciyle hareket ederler. Sivil toplum örgütlerini işinize karışan veya engel çıkartan kurumlar olarak da görebilirsiniz. Sosyal ortaklar olarak da... Ancak şunu mutlaka bilmelisiniz, isteniz de istemeseniz de tüm kararlarınızda sivil toplum örgütlerini dinlemek zorundasınız. Sosyal diyalog ve uzlaşma içinize sindireceğiniz temel ilkeniz olmalıdır. Nüfusun kaderini değiştiren kararlar alırken, kendi çıkarlarını koruyan onlarca ortakla herkesin yararına bir karar vermek oldukça zor bir iştir. Sabır ve herkesi empati kurarak dinlemek ve sonuçta karar vermek ayrı bir duyarlılıktır. İşte burada Murat Başesgioğlu son 5 yılda gerçekleştirdiği çalışmalarıyla adeta çalışma hayatında bir çığır açan bakan... Bütün yapılan icraatları bir kenara bile koysanız. Son 5 yılda çalışma hayatında uzlaşı ve diyalog adeta kurumsal bir hal almıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun önderliğinde gerçekleştirilen icraatlar, çalışma hayatı ve sosyal güvenlik sistemi bakımından adeta devrim niteliğindedir. Toplumsal hafızamızın sürekli değişen ülkemiz gündeminde zayıf düşmesi bu alanda neler yapıldığı konusunda belki abartıldığı fikrini akıllara getirebilir. Ama biraz takvim yapraklarında geriye gidecek olursak; aslında az bile söylediğimiz ortaya çıkacaktır. Bundan yaklaşık 5 yıl önce... Çalışma hayatı ve sosyal güvenlik sistemini döndürmek zorunda olan kurumlar SSK, BağKur, Türkiye İş Kurumu teşkilat kanunları yoktu. Adeta korsan işlem yapıyorlardı. Bu devasa kurumların teşkilat kanunları derhal çıkartılarak işlerlik ve dinamizm kazandırıldı. 30 yıldır yürürlükte olan 1475 sayılı Kanun'un yerine günün gereklerine uygun yeni İş Kanunu çıkartıldı. Burada yazmak kolay. Ama ben ilgili biri olarak hatırlıyorum. Bakan Başesgioğlu, tüm tarafları yakından ilgilendiren bu kanun için günlerce sabahlara kadar toplantı yaptı. Ne işçiler için iş güvencesinden vazgeçti, ne de işletmelerin önünde duran rekabet engellerinin kaldırılmasından. Dağınık yapıdaki Yabancıların Çalışma İzni Kanunu çıkartıldı. Ülke hem vergiden kazandı, hem de kendi insanına iş buldu. Sosyal Güvenlik Reformu'na 3.5 yıl emek döktü. Tüm tarafları saatlerce, günlerce dinledi. Olabilecek her şeye kanunda yer verdi. "Reform gerekli yapmalıyız" dedi. Eleştirilere "Bugünü mü yoksa geleceğimizi mi düşünmeliyiz" diye yanıt verdi. Uluslararası hiçbir kuruluştan yardım almadan kendi bürokratlarıyla ülke gerçeklerine göre bir reform hazırladı ve kanunlaştırdı. Kimse ayrımcılık görmesin, babasının sosyal güvenlik hakkı olmadığı için hiçbir çocuk, hiçbir bebek hastane kapısından geri çevrilmesin istedi. Dağınık kurumları birleştirdi. Reformu yaptı. Ama ne yazık ki Anayasa Mahkemesi reformu uygulanamayacak şekilde bazı maddelerini iptal edince yürürlük tarihi 2008'e ertelendi. Seçim zamanında bile kim olursa olsun, kim gelirse gelsin bu reform mutlaka çıkartılmalı kararlılığından bir adım geri atmadı. 60. Hükümet'in gündemindeki en önemli konulardan biri de bu reformdur. Bu reformun gerçekleştirilmesi ve başarısı, Türkiye'nin önünün açılmasına sebebiyet verecektir. Yerimiz müsaade ettikçe gerçekleştirdiklerinden bazılarını anlattığımız Bakan Başesgioğlu, tüm bunları sosyal ortakları dediği sivil toplum örgütleriyle an ve an kurduğu diyalogla başardı. Bana göre asıl en önemli icraatı işte bu anlamda çalışma hayatına yeniden kazandırdığı 'Sosyal Diyalog ve Uzlaşı' kültürü oldu. Günümüz Türkiye'sinde 2 kişinin bile en basit bir meselede saatlerce konuşarak bir sonuca varamadığı gerçeğinden Bakan Başesgioğlu'nun ne kadar büyük bir olgu ortaya koyduğu açıkça görülecektir. Bunu sadece ben değil, çalışma hayatının içindeki tüm kişi ve kuruluşlar teyit edecektir. Ben bir kez daha hatırlattım. O kadar.