Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yalçın Karakoca: Çağın hastalığı akciğer kanseri (2)
Cerrahi tedavi şansı olmayan bazı hastalara, kemoterapi ve/veya radyoterapi yapılmaktadır. Bu iki tedavi şeklinin yararlarının dışında, hastanın hayatını tehdit eden yan etkileri görülmektedir. En önemlileri bağışıklık sisteminin baskı altına alınması sonucu gelişen enfeksiyonlardır. Tedavisi en zor olan zatürreedir.
SOLUNUM NORMALE DÖNMELİ Akciğer kanserlerinin önemli bir kısmı; ana solunum yollarına yerleşerek akciğerlerin havalanmasını engellemektedir. Bu hastalar ağır solunum yetmezliği ve zatürreeden kaybedilmektedir. Cerrahi tedavi şansı olmayan bu tür hastalara yapılabilecek tek tedavi; solunum yollarının açılmasına yönelik terapötik (tedavi edici) bronkoskopi girişimleridir. Çünkü dakikada 20 kez nefes alan bir hasta, dakikada 20 kez ızdırap yaşamaktadır. Solunumlarının normale döndürülmesi, hastaların hayatta kalmalarını da sağlamaktadır.
RİSKİ GÖZE ALMAK LAZIM Solunum yetmezliği yaşayan akciğer kanseri hastaları maalesef bazı doktorlar tarafından "Yapacak bir şey kalmadı" diye evlerine gönderilmektedir. Doktorun buradaki görevi hastayı göndermek değil, hastayı rahatlatacak, soluk borusunu açıp enfeksiyonlarını tedavi edecek ve hastanın sonuna kadar hayatta kalması için riskli bir tedavi yöntemi dahi olsa terapötik bronkoskopi konusunda hastasını bilgilendirip ikna etmek olmalıdır. Terapötik bronkoskopi tedavileri her göğüs hastalığı merkezinde uygulanamaz. Zaten o kadar kolay uygulanabilir bir tedavi şekli olsaydı, dünyanın ancak gelişmiş merkezlerinde dahi expert bazı hekimlerin uygulayabildiği bu yöntemler çoktan ülkemizde de yaygınlaşmış olurdu. Bu tedavi yönteminde hastayı içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtulabilmesi için yakınlarını ve hastayı bilgilendirip risk almalarının tek seçenekleri olduğu anlatılmalıdır. Son 20 yıldır akciğer kanserinin kemoterapi ve radyoterapi ile tedavisinde çok az bir ilerleme kaydedilebilmiştir. Geliştirilen birtakım akciğer tümör aşıları ise henüz deneysel aşamadadır.