Kilo vermek uğruna aç kalmak ya da öğün atlamak sanılanın aksine zayıflatmıyor, kilo aldırıyor. Dyt. Fatmagül Yılmaz, 'Yeterli beslenmeyen metabolizma yağ depolar. Boşu boşuna aç kalmayın' diye uyarıyor.
Aç kalarak zayıflayacağını düşünenler yanılıyor! Çamlıca Medicana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatmagül Yılmaz, "Kilo vermek uğruna aç kalmak, öğün atlamak, sanılanın aksine genelde kilo almanıza neden olur" diyor. Dyt. Yılmaz şu bilgileri veriyor: Yeterince beslenemeyen metabolizma, farklı bir durumla karşılaştığı için metabolik strese girip durumu 'yoksunluk sendromu' olarak algılayarak enerjiden tasarruf etmeye karar verir. Böylece tüketilen her besini vücutta yağ şeklinde depolamaya başlar. Boşuna aç kalıp kendinizi yıpratmış olursunuz. 20. DAKİKAYA DİKKAT! Beynimiz ilk lokmayı ağzımıza aldıktan 20 dakika sonra "doydun artık yeme" diye bir sinyal gönderir. O nedenle bir lokmayı ağzımıza aldıktan sonra iyice dağılana kadar çiğnememiz gerekir. Yani sindirimin mide de değil, ağızda başlaması daha doğrudur. Ancak bu şekilde doyduğumuzu anlar ve daha az yemeye başlarız. İkinci olarak kazanmamız gereken alışkanlık su içimidir. Vücudumuza aldığımızın besinlerin yakılabilmesi için aldığımız kalori kadar suya da ihtiyacımız vardır. 2500 kalori alıyorsak, 2,5 litre su içmemiz lazım ki, aldığımız kalori yakılabilsin. Üçüncü basamak daha hareketli bir yaşam modeline geçmektir. Kilo alma ya da kilolu olma sebeplerinden biri de hareketlilik düzeyidir. Sporu yaşamın bir parçası haline getirmek ya da en azından düzenli yürüyüş yapılması gerekiyor. Haftada bir, sabah aç karnına, tuvalete çıktıktan sonra, giysisiz ve aynı saatte tartılmak sağlıklı sonuç veriyor.
ACELE ETMEK RİSKLİ Genelde istenen, hızla kilo vermek oluyor. Hızlı kilo kayıpları çoğu zaman kişiyi geri dönüşümü olmayan bir yola da sokabiliyor. Bunun daha kötüsü yeme davranışı bozuklukları dediğimiz 'anoreksiya' ya da 'bulimiya nevroza'yı beraberinde getirir. Bunlar tedavi edilemediğinde sonu ölümle bitebilir. Diyet deyince insanlarımızın aklına ekmekten uzak durmak geliyor. Oysa vücudumuzun ekmeğe de ihtiyacı vardır. Buğday ekmeği yerine daha çok kepek, yulaf ya da çavdar ekmeği tüketilmelidir. Doygunluk hissi ve bağırsaklarda hacim yaratması için lif içeriği yüksek besinleri tercih edin. Pirinç pilavı yerine, bulgur pilavı yiyin. Armut, kuru ya da taze kayısı, kuru ya da taze incir, erik, kavun, portakal mevsiminde bağırsaklarımızın daha iyi çalışmasını sağlar.
YAĞ VE EKMEK GEREKLİ Tek tip besinlere dayalı diyetler sağlıklı değildir. Çünkü sağlıklı beslenmenin temelinde her besin grubundan her öğünde belirli ölçülerde almamız yatar. Biz besinleri gruplara ayırırız. Bunlar da et (yumurta- peynir- kuru baklagiller), süt (yoğurt), ekmek (tahıllar), sebze, meyve ve yağlar olmak üzere öğünlere dağılımı yapılır. Bireyin günlük enerji tüketiminin yüzde 55-60'ı karbonhidratlardan, yüzde 10-15'i yağlardan, yüzde 25- 30'u proteinlerden oluşmalıdır. Vücudumuzun yağa da ihtiyacı olduğunu unutmayınız. Sebzeyi yağsız olarak haşlayıp tüketmeye kalktığınızda yağda eriyen vitaminleri vücudumuza alamayız. Bu vitaminler A, D, K ve E vitaminleridir. Vücudumuzda yağ oranı çok düştüğünde kadınlarda adet düzensizlikleri, adetten kesilme, hatta hayati tehlike söz konusu olur. Yağlar iç organlarımızın etrafını sararak onların korunmasını sağlar. Diyet bittikten sonra koruma programı uygulamak gerekir; bu süreçte diyetimizin yavaş yavaş kalorisi artırılır. Kadınlarda 1800- 2000, erkelerde 2000-2400 kaloriye ulaşana kadar bu devam eder. Kilo alımı olduğu hafta vücut o kaloriye alıştırılır. Diyette artış yapılmaz. Daha sonra alışınca kalori eklemesi yapılır. Son hafta kişi serbest bırakılır, o hafta eğer kişi kilosunu koruyorsa sorun yoktur. Ancak hasta stabil durumunu koruyamıyorsa yapılan hatalar saptanır ve bu konuda uyarılır. Verilen kilonun iki yıl korunduktan sonra sabitlenmesi çok önemlidir. Öte yandan, toplumumuzda sıklıkla başvurulan zayıflama ilaçları, çayları, bantları ve hatta sakızları tek başına zayıflamayı sağlamaz. Beraberinde diyette gerektirir. Kişinin, bu tür ürünleri kullanmadan önce mutlaka doktor kontrolünden geçilmesi gerekir. Zayıflama ilaçları ancak çok ileri düzey obezitede (ölümcül şişmanlık) kullanılabilir.