Avanta dünyası
Hemen hemen 2 seçmenden 1'inin oyunu alan AKP için "Yahu bu kadarı da nereden çıktı? Kendime, evime, etrafıma bakıyorum ama, oy verdiğini söyleyeni göremiyorum" diyenler ortalıkta kol geziyor! Fırıncı, "Ne çalışanlarım, ne de müşterilerim; kimse oy vermemiş. Öyle ise nereden çıktı bu yüzde 50?" diyor. Mahallenin 40 yıllık bakkalı da kafayı yiyecek halde söyleniyor: - Demirkıratlar'dan beri seçimleri izleriz. Sabahlara kadar radyo, televizyondan sonuç takip ederdik. 1994 ve 95'teki seçimlerde bile 2 gün geçmiş, "Açılan sandık şu kadar" cümlesi devam etmişti. İlk defa bu seçimde 3-4 saatte kesin neticeleri öğrendik. Nasıl oldu anlamadım. Birileri ellerindeki hazır sonuçları mı açıkladı yoksa! Köşedeki durağın taksicileri daha bıçkın ve tane tane sıralıyorlar: - Abi, valla görmedim böylesini! Emeklisi söylenip dururdu. Memuru zaten burnundan solurdu. Esnafın halini soran olmazdı. Sahi kim verdi AKP'ye bu oyları? Siz, gazetecisiniz bilirsiniz! Bu oylar neredeydi? Doğrusu, herkes gibi biz de şaştık şu AKP'nin yüzde 47'sine ama, perşembenin gelişinin çarşambadan belli olduğunu anlamazlıktan da geldik herhalde... İşlerin durgunluğundan yakınan esnafı, ücretlerinin azlığından ağlaşan memur ve işçiyi, pahalılıktan isyan eden emekliyi, açlık sınırına düşen çiftçiyi ve toplumun diğer kesimlerinin dertlerini biliyorduk. Lakin halk olarak hepimizin gördüğü, ancak itibar etmeyip çabuk unuttuğu fotoğrafların okunuşlarını ihmal ettik anlaşılan! Oysa o fotoğrafları okuyup hafızalarımızdan silmeseydik, onca ağlayıp-sızlanmalara ve "Ellerim kırılsaydı" tiyatrolarına rağmen, pazar günü AKP'nin aldığı yüzde 47'lerdeki oyları anlardık.
SEKA ve Erdemir örnekti Örnekleri çok ama bir-ikisini hatırlayalım isterseniz. Hani İzmit'te SEKA diye bir fabrika vardı. Atatürk'ün kurduğu, Cumhuriyetimiz'in de ilk sanayi devlerinden olan bu fabrikamız özelleştirme kapsamında elden çıkartılacaktı. Çalışanları mücadele bayrağı asıp "Dedelerimimizin alın teriyle kurduğu ve bize emanet ettiği SEKA kapatılamaz" diye haykırdı. Türk milleti de emekçi çalışanlara büyük destek verdi. O zamana kadar satılmış- kapatılmış umurunda olmayan Türkiyeli medya(!) da halkın desteğini görünce SEKA'ya yoğunlaştı. Babalar gibi satmakla övünenler öylesine zor durumdaydılar ki... Ama bir gece yarısı Ankara'dan gelen haberle SEKA çalışanlarının İzmit Büyükşehir Belediyesi kadrosuna alındığı ve işyerlerine bağlı olan personelin de Atatürk'ü, Cumhuriyet'i ve kendilerine sonsuz destek verenleri arka plana iterek, koşa koşa yeni adreslerine vardığı duyuldu. Aynısı Erdemir'de de olmadı mı? Mürekkep yalamış koca koca adamlar, ulusalcılık nutukları atıp millete de gaz verip satışa karşı çıkmadılar mı? Sonra da kendi bankalarını tıpış tıpış satmadılar mı? Karadeniz'deki fındıkçıları da unutmayın! AKP'nin milletvekillerine Ordu Meydanı'nda harmandalı oynatmışlardı! "Artık buraya giremezler" diyen de, 5 YTL'lik fındık fiyatını görünce Yaylalar türküsünü çığıran da kendileri oldu.
Satılık Türkiye pazarı Dolayısıyla, bakmayın halkımızın şaşkınlığına! Herkes kulağının üstüne yatmış avantasına bakıyor bu memlekette! Eğer, hâlâ, "Biz AKP'nin aldığı bu oylara şaşıyoruz" diyenlerdenseniz, Avrupa'dan Amerika'ya kadar dünya alemin nasıl zil takıp oynadığını görmelisiniz. Talabani'den Barzani'ye, Kıbrıs Rum kesiminden Ermenistan'a uzanan sevinç çığlıklarını duymalısınız. Eğer bunlarda sizi tatmin etmiyorsa, o takdirde, Erkan Mumcu'nun seçim değerlendirmesindeki sözünü yabana atmayın: "120 milyar dolarlık yabancı sermayeyle Türkiye'nin pazar olarak satın alınması tamamlanmadan AKP iktidarını kimse indiremez."