Üriner sistem taş hastalığında pek çok ülkeye fark atıyoruz. Daha çok 20'li yaşlarda ortaya çıkan taş hastalığı özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi insanında ve daha çok erkeklerde görülüyor. Medicana Hastanesi'nden Prof.Dr. Kemal Sarıca bu hastalıkla ilgili merak edilenleri anlattı.
İnsanlık tarihi kadar eski olan taş hastalığı, yurdumuzda (ortalama yüzde15) diğer ülkelere nazaran daha sık görülüyor. Ancak, vücudunda taşıdığı taş yüzünden dayanılmaz ağrılar yaşayanlar, taş hastalıkların önemini çok daha iyi biliyor. Prof. Dr. Kemal Sarıca da, taş hastalıklarıyla ilgili önemli bilgiler verdi. Prof. Sarıca, yapılan çalışmalar sonucunda taş oluşumunda etkili olan faktörleri şöyle sıraladı:
NELER YOL AÇIYOR? Genetik yatkınlık: Taş oluşumundaki en önemli risk faktörlerinin başında genetik yatkınlık geliyor. Taş hastalığı olanların ailelerinde yüzde 10-40 oranları arasında değişen 'ürolitiazis anamnezi' mevcuttur. Yaş ve cinsiyet: Taş hastalığı genellikle 20'li yaşlarda başlıyor. Kadınlara oranla, erkeklerde biraz daha fazla görülüyor. Coğrafi dağılım: Taş hastalıkları, dağlık ve tropikal bölgelerde daha sık yaşanmaktadır. Dünyada en fazla Suudi Arabistan'da, en az da İtalya ve Çin'de görülmektedir. Türkiye'de ise en sık Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde olduğu bilinmektedir.
YAZ AYLARINA DİKKAT! İklim: Taş oluşumu özellikle yaz aylarında daha sık ortaya çıkmaktadır. Beslenme: Taş oluşumundaki en önemli faktörlerden biridir. Özellikle alınan su miktarı önemlidir. Alınan su miktarı arttıkça risk, o kadar azalmaktadır. Bunun yanında protein ve karbonhidrattan zengin, lifli gıdalardan fakir diyet de taş hastalığı riskini artırmaktadır.
İKİ GRUBA AYRILIYOR Taşlar kimyasal yapılarına göre kabaca kalsiyum içeren ve içermeyen taşlar olmak üzere 2 grupta inceleniyor. Kalsiyum içeren taşlar tüm taşların yüzde 85'i olup, genellikle iki şekilde bulunur; kalsiyum oxalat ve kalsiyum fosfat. Kalsiyum içermeyen taşlar ise daha nadirdir. Bunlar arasında en sık görülenler ürik asit, sistin ve enfeksiyon taşlarıdır. Klinik bulgular: İdrar yolları taşları eninde sonunda sıklıkla ağrıya neden olur. Ağrı genellikle iki şekilde oluşur. Bunlardan en sık görüleni ve en önemlisi 'renal kolik' denilen, böğüre veya kasığa bıçak saplanır tarzda olan ağırlardır. Bu ağrılar çok şiddetlidir. Genellikle bulantı-kusmayla beraber seyreder. Taşların yaptığı diğer ağrı şekli kolik tarzı olmayan künt ağrılardır. Bunlar hafif ağrılar olup, genellikle devamlılık arz eder. Böbrekten çıkmış, idrar yollarına düşmüş taşlar kasıkta ağrı yaptıklarından sağ tarafta apandisitle karışabilirler.
İDRARDA KAN Klinik olarak hastalarda ikinci sıklıkta görülen bulgu idrarda kan görülmesidir. Bu durum makroskopik ve mikroskopik olmak üzere hastaların yüzde 85'inde bulunur. Nadiren de olsa tam tıkanıklık durumlarında hiç kan bulgusu olmayabilir. Öte yandan, taş hastalarında, tıkanıklığa bağlı olarak çeşitli enfeksiyonlar da ortaya çıkabilir. Enfeksiyon çok basit formda olabileceği gibi, ağır böbrek iltihabına dahi yol açabilir. Taş hastalarına tanı konulabilmesi için üriner sistem grafisi çekilmelidir. Bu filme ek olarak ultrasonografi, IVP ve spiral tomografi de yapılabilir.