Didem Şahin ailesine 'Ben tatile çıkıyorum' deyip savaşın ortasına kadar gitti. Karayoluyla önce Suriye'ye oradan Beyrut'a ulaştı. Amacı bir belgesel çekerek tüm dünyaya bu topraklarda yaşanan insanlık dramlarını duyurmaktı.
Didem Şahin 1974 doğumlu... Bir Almancı ailenin kızı... Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV ve Sinema Bölümü mezunu... Bütün hayali iyi bir yönetmen olmaktı. Okuduğu bölümü de bunun için seçmişti. Mezun olduktan sonra bu amacı için de her fırsatı değerlendirmişti. Çeşitli TV kanallarında asistan olarak çalışmış, projelerin içinde yer almıştı. Ama asıl amacı herşeyiyle kendisine ait olacak bir film çekmek ve ona imza atmaktı. Gelecekte bunu başaracağına yürekten inanıyordu. En çok ta belgesel tarzı filmlere ilgi duyuyordu.
ACI VEREN GÖRÜNTÜLER... Didem Şahin bu arzusunu yerine getirmek için fırsat kollarken bir yıl kadar önce İsrail'in Lübnan'a saldırdığı gazetelere ve TV'lere yansıdı. İsrail hem karadan hem havadan Lübnan'ı bombalıyor başta Beyrut olmak üzere birçok kente saldırıyordu. Didem Şahin bu haberleri herkes gibi üzülerek izledi ve çok etkilendi. Çünkü 34 gün süren savaşın ardından binin üzerinde Lübnanlı hayatını bir hiç uğruna kaybetti. Bu ölenlerin hemen hepsi de masum sivillerden oluşmaktaydı. Masum insanlar öldürülüyor, küçücük çocuklar yetim bırakılıyor, insanların evleri başlarına yıkılıyordu. Şehirler yok oluyordu...
FIRTINALAR KOPTU Bu manzara karşısında kimse kayıtsız kalamazdı. Didem Şahin bir sanatçıydı ve bu dramı bir şekilde dünyaya anlatmak istiyordu. Bir film yapmalı ve yaşananları dünyanın gözünün önüne getirmeliydi. Bunun için kafasında planlar oluşturdu. Film buradan yapılamazdı, olayların geçtiği yerlere gitmeliydi. Bu ise maddi imkan gerektiriyordu. Her şeyden önemlisi; ailesi bu fikre kesinlikle sıcak bakmayacaktı. Ama Didem Şahin kararlıydı. Maddi konuları kredi kartı ile aşabileceğini düşündü. Ailesini nasıl ikna edeceğini ise bilmiyordu. Sanatçı yönü, film yapma arzusu ve en önemlisi drama karşı içindeki fırtınalar ağır bastı. Her şeye rağmen Beyrut'a gidecek ve bu filmi çekecekti.
YA 'GİTME' DERLERSE... Birkaç deneme yapmasına rağmen ailesine konuyu bir türlü açamadı. Ya 'gitme' derlerse... Sonunda bir yol buldu. Annesine 'Ben tatile gidiyorum' dedi ve izni aldı... Engel kalmamıştı. Küçük kamerasını yanına aldı, çantasını topladı, yola çıktı... Lübnan'da ateşkes ilan edilmiş ve oraya ulaşan yollar açılmıştı. Önce bir otobüse binerek karayolu ile Suriye geçti. Tarihler Ağustos 2006'yı gösteriyordu. Yol boyunca küçük kamerasıyla çekimlerini sürdürdü. Yolda attığı her adım, gördüğü her insan ve mekan hazırlayacağı filmin bir sahnesini oluşturuyordu. Suriye'de tesadüf eseri bir Türk kuyumcu ile tanıştı. Ona amacını anlatıp Beyrut'a gitmek istediğini söyledi.
İŞLER YOLUNDAYDI... Didem'in şansı yaver gidiyordu. Türk kuyumcu bu genç kızın azminden etkilenmiş ona yardım etmeye karar vermişti. Beyrut'ta tanıdığı aileler olduğunu ve onları arayabileceğini söyledi. Bu şekilde Beyrut'taki aile arandı ve Didem Şahin'e yardımcı olmaları istendi. Didem'in içi biraz rahatlamıştı çünkü işler yolunda gidiyordu. Yolculuk zorlu geçse de Didem Şahin için farketmiyor, bir an önce Beyrut'a ulaşmak istiyordu. * Didem, Beyrut yolculuğunda yeni insanlarla tanıştı. Onlardan bölge ve savaşla ilgili bilgiler aldı.
* Didem Şahin, karayolu ile önce Suriye'ye geçti. Sınırdan geçtikten sonra tanıştığı bir Türk kuyumcu ona yardım etme sözü vermişti.
* Beyrut'ta sadece acı vardı. Binalar yıkılmış evler, ocaklar dağılmıştı. Masum insanlar bu zulüm karşısında çaresizdi.