Her yol var
Sadece propaganda araçlarından değil, usul ve yöntemlerinden de en iyi faydalanan parti AKP oluyor. İktidarın verdiği yetki ve güç ile bir yandan devletin imkanlarını inanılmaz şekilde kullanıyor, bir yandan da psikolojik hakimiyet oluşturup beklenti içinde olanları koşturtuyorlar. Halkı etkileme konusunda her yola başvuranların kampanyalarındaki çok çarpıcı örnekleri hatırlarsınız. Mesela, yakın zamanda Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ve sonrasında yaşananlar üzerine, duvar ilanlarına kadar uzanıp hayret edici sloganlarla halkı yönlendirmeye çalıştılar. Adları ve ne hizmet yaptıkları bilinmeyen sivil toplum örgütleri imzasıyla "Cumhurbaşkanı'nı milletin Meclis'i seçecek" kampanyası yaptılar. Şu seçim arifesinde de Recep Tayyip Erdoğan'ın bozulan imajını düzeltebilmek için "Demokrasi yıldızları" sloganıyla, rahmetli Adnan Menderes ve Turgut Özal'ın resimleriyle örtüştürdüler. Aynı Meclis'te işlerine gelmeyen kararlar alındığında yeri-göğü inletip "Milletin Meclis'i" demeyen, Menderes ve Özal misyonlarından hep uzak duranlar, yelpazeyi geniş gösterip kitleleri yanlarına çekebilmek uğruna bunları yapmaktan çekinmediler.
Yalan-dolan, iftira Şimdi şu seçim ortamında da ellerinden geleni yapıyor ve her yolu deniyorlar. Bazıları resmen yalan-dolanla, bazıları olmayan şeyleri "var gibi" göstermekle, bazıları da en küçük şeyden çok büyük sonuçlar çıkartmaya çalışmakla seçimleri kazanmaya çalışıyor. Hatta, bazıları da iftiranın her türlüsüne başvurmaktan çekinmiyor. Bu konuda da birkaç örneği sıralamak gerekirse, Başbakan'dan bakanlara, belediye başkanlarından milletvekili adaylarına kadar herkes işin içine giriyor. Başbakan, durduk yerde ve hiç kimsenin aklından geçmezken, "PKK'nın başı Apo'yu dayalı-döşeli İmralı'ya kimlerin getirip yerleştirdiğini herkes biliyor" diyerek MHP'yi töhmet altına sokuyor. Oysa, Apo'nun İmralı'ya getirildiği 1999'da MHP TBMM'de bile yer almıyor ve daha sonra 18 Nisan 1999 seçimleri ile girebiliyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Bilkent'teki kızının mezuniyet töreninden sonra çıkan türban tartışmasında uçuk-kaçık birinin "Paris Hilton" benzetmesine sarılıp lafı bizzat kendisi çoğaltıyor. Aynı Gül, şehitler konusunda da hiç kimsenin aklından geçmeyecek bir yorumda bulunup "AKP zorda kalsın diye şehit cenazeleri artsın isteyenler var" diyebiliyor.
Gökçek yine sahnede Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ses TV'deki 3.5 saatlik konuşmasında en çok MHP'yi anarak, ne kadar yalan-yanlış varsa sıralıyor. Aynı şeyi 2002 seçimleri öncesi AKP için yapan Gökçek, konuşmasında, seçimden sonra MHP'nin DTP'lilerle (bağımsızlarla) koalisyon yapacağını bile zırvalıyor. Aslında AKP'nin sıcak baktığı bir şeyi MHP'ye yamalıyor. Geçen Cumhurbaşkanlığı seçiminde MHP'lilerin Sadi Somuncuoğlu'nu döverek aday yapmadığını da belirtip "Aday olsaydı Cumhurbaşkanı seçilirdi" diyor. Tamamen yalan olan bu sözleri duyanlar da inanıyor mu? Çünkü Sadi Bey aday olmuş, "Seçilirdi" diyen Gökçek'e rağmen yandaşları Nevzat Yalçıntaş'ı aday gösterip desteklemişti. İktidar gücünü kaybetmemek için böylesine yollara başvuranlar Allah'tan da korkmazlar mı?