Hollywood'un görsel efekt uzmanı Metin Güngör, ünlü ressam Fikret Mualla'nın yaşamını beyazperdeye aktarmaya hazırlanıyor. Güngör, maddi destek beklediği film için "Bu, benim 25 yıllık hayalim" diyor.
Dünyaca ünlü Türk ressam Fikret Mualla'nın yaşamının anlatılacağı 'Renklerde Kaybolan Hayat' adlı sinema filminin hazırlıkları sürüyor. Bu projenin mimarları Hollywood'un ünlü görsel efekt uzmanı Metin Güngör ile hazırlıklar üzerine konuştuk. Güngör, "Bu fimi yaparak 25 yıllık hayalimi gerçekleştireceğim" diyor.
* Fikret Mualla'ya hayranlığınız nereden kaynaklanıyor? Aslında ben de ressamım ve Fikret Mualla'nın en büyük hayranlarından biriyim. Ressam olduğum için onun yaşadıklarını çok iyi anlayabiliyorum. Zamanında onun kadar olmasa da benim de bohem bir hayatım oldu.
* Fikret Mualla'nın hayatını film yapmak sizin için neden bu kadar önemli? Fikret Mualla; Türkiye, Almanya ve Fransa'da yaşadığı acıları, korkuları öyle bir resme aktarmış ki, bunun değeri ölçülemez. Yaşamı, gerçekten de film gibi. Benim özellikle Fikret Mualla'yı ele almamın en büyük sebebi ise onu dünyaya daha çok tanıtabilmek ve böyle bir sanatçıya gerçek değerini gösterebilmek. Yaşarken değerini bilemedik, ama şimdi bunu sağlayabiliriz.
* Böyle bir film için büyük bütçeler gerekecektir. Yeterli bütçeyi oluşturabildiniz mi? Aslında ortalama bir bütçe ile çekebiliriz, ama Hollywood starlarını getirebilmek için daha çok para gerekiyor. Bunun için Kültür Bakanlığı'na başvurduk. Şimdi oradan gelecek sonucu bekliyoruz. Ama destek olunsa da olunmasa da ben bu filmi çekeceğim. Zaten paranın bir kısmını benim birikimlerim ve bankadan aldığım kredilerle karşıladım. Bu projeyi görevim gibi hissediyorum.
* Özel sektörden de bu filme destek bekliyor musunuz? Aslında tüm Türkiye'nin bu projeye sahip çıkmasını istiyorum. Sadece bakanlıktan değil, büyük kuruluşlardan da destek bekliyorum. Eğer, görüşmelerimizin hâlâ sürdüğü dünya starları Robert De Niro ve Al Pacino ile anlaşabilirsek, bu, Türkiye'nin tanıtımına da büyük bir katkı olur. Onlarla, Fikret Mualla'nın yaşlılık dönemini canlandırmaları için görüşüyorum. Ayrıca bu film sadece Mualla'nın hayatı değil, aynı zamanda Cumhuriyet dönemini, Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı'nı da anlatıyor. Dolayısıyla bu filmle o dönemde Türkiye ve Avrupa'da yaşananlara da ışık tutacağız.
İKİSİ DE ÇOK BENZİYOR
* Peki, bu starlar projeye nasıl bakıyor? Robert De Niro ile daha önce tanışmıştım. Bu büyük isimlerin çok fazla para ile ilişkisi yok. Onlar için proje önemli. Umarım bu isimlerden biriyle anlaşırız. Çünkü her ikisinin de Mualla'ya çok benzediğini düşünüyorum.
* 22 Temmuz'daki seçimlerin ardından iktidarın değişmesi söz konusu. Sizce bu, beklediğiniz bakanlık desteğini etkiler mi? Fikret Mualla zaten hiçbir zaman politik bir adam olmamış. Hep yanlış anlaşılmış. İddia edildiği gibi Atatürk'e hakaret etmedi. Sadece meyhanede asılı duran Atatürk resmine bakarken, "Bu nasıl resim? Atatürk'ün gözlerini şaşı yapmışlar" diyerek kadehi fırlatmış. Polisler de onu alıp götürmüş. Ceza almaması için de dostları ona deli raporu aldırmış. Ben filmi zaten, Türkiye'nin projesi olarak düşünüyorum. Filmin siyasetle hiçbir ilgisi olmayacak.
* Senaryoyu oluştururken görmezden geldiğiniz ayrıntılar oldu mu? Başlangıçta çok uzun bir senaryo hazırlamıştık ve bir şekilde kısaltmak zorunda kaldık. Fikret Mualla'nın hayatında o kadar renkli öğe var ki, aslında güzel bir seri olurdu. Mualla'nın çocukluğundan başlayıp ölümüne kadar yaşadıklarını, Hıfzı Topuz'un anılarından yararlanarak hızlı bir şekilde senaryoya aktardık.
* Türkiye'de birçok oyuncu "Hollywood'a gidiyorum" diyor. Oysa Hollywood'da isim yapmak çok zor... Hem de çok zor. Orada bir kafeye ya da restorana gittiğinizde birçok güzel kadının garsonluk yaptığını görürsünüz. Sorduğunuz zaman garsonluk yaptığını, ancak aslında oyuncu olduğunu anlatmaya başlıyorlar. Kime sorsanız, senarist, oyuncu, sanatçı... Yani binlerce yetenekli, yeteneksiz insan Hollywood'a şansını denemeye geliyor. Ancak çok az kişinin bir şeyler yapma şansı oluyor. Herkes hayalini gerçekleştirmenin peşinde. Ne yetenekli insanlar var ama, kaybolup gidiyorlar.
* Sizce Türkiye'de hangi yuncular dünya çapında yıldız olabilirdi? Yılmaz Güney, Türkay Şoray, Cüneyt Arkın gibi birçok isim, uğraşsalardı bunu başarabilirlerdi. Ancak o dönemdeki koşullar, vizyon eksikliği, dil bilmeme ve yol gösterecek kişiler olmadığı için yurtdışına açılamadılar. GÖRÜLMEYEN SANAT
* 'Harry Potter', 'Da Vinci'nin Şifresi', 'Lara Croft: Tomb Raider', 'Yarından Sonra', 'Monte Cristo Kontu', '80 Günde Devr-i Alem', 'I Robot' ve 'Kara Şahin Düştü' adlı filmlerin hayran bırakan efektleri siz yarattınız. Sinemada fazla efekt kullanmak, gerçekliği öldürmüyor mu? Tam tersine zenginlik kazandırıyor. Eskiden bir adamın uçma görüntüleri çok kötü gözüküyordu. Ama şimdi gerçeğe yakın bir görsellik sunuluyor. Şimdi adamlar gökyüzünde bulutların üzerinde yemek yiyor. Benim yaptığım, aslında 'görülmeyen sanat' diye geçiyor. Beynin düşünebildiği her şeyi görsel efektler sayesinde hazırlayabiliyoruz.
* Peki, mesela film içinde bir asma köprünün yıkılışını hazırlamak ne kadar sürer? Tüm ayrıtıları ve iyi bir bütçeyle 6 ayda yapılır. Görüntüler o kadar gerçek olur ki, yıkılışın sahiden olduğunu düşünürsünüz. Bu tekniğe sahibiz.