Necdet'le konuşup gerçekleri anlatamayan Yasemin, kocasına bir veda mektubu yazmaya karar verir. Odasına gider ve eşyalarını hazırlar. Ertesi sabah erken saatlerde Rüya'nın eşyalarını toplamak için küçük kızın odasına girer. Rüya, uykusundan ağlayarak uyanır. Necdet, hemen kızının yanına gelir ve onu avutur.
Ahmet, her şeyden habersiz tren garının önünde beklemektedir. Elindeki tren biletlerine baktıkça yeni bir hayat başlamanın sevincini duyar.
O sırada Necdet, uykusundan ağlayarak uyanan küçük kızını sakinleştirmeye çalışmaktadır. Yasemin ise saklandığı yerden onları izler.
Rüya, babasına kendisini hiç bırakmaması için yalvarır. Necdet, küçük kızının bu ani tepkisine anlam veremez. Rüya'yı kucağına alır.
Rüya'ya ne olursa olsun onu hiç ama hiç yalnız bırakmayacağını söyler. Yasemin, sessizce onları dinlemektedir.
Küçük kız, babasından şarkı söylemesini ister. Necdet'in sesi, Rüya'ya huzur verir.
Dolabın yanında valizleri gören Necdet, kızını yatağına bırakır. Rüya, uykuya dalmıştır. Yasemin ise ağlamaktadır.
Genç adam, valizleri görünce Yasemin'in gideceğine emin olur. Kızının saçlarını okşar ve odadan çıkar. Necdet odayı terk edince Yasemin saklandığı yerden çıkar. Gerçeği anlamıştır.
Rüya'yı babası bildiği Necdet'ten ayırmak imkansızdır.
Ahmet ise hâlâ ümitle sevdiği kadını beklemektedir.
Necdet, karısının kararına saygı göstermekte kararlıdır. Ancak içi içini yer.
Yasemin, kızına sarılır ve hayatının en zor kararını vermek zorunda olduğunu düşünür. İki erkeğin arasında bir seçim yapacaktır.
Genç kadın ya kalbinin sesini dinleyip Ahmet'le gidecek ya da mantığına kulak verip Necdet'le kalacaktır.
Necdet, üst kata çıktığında bir sürprizle karşılaşır.
Yasemin, bir kez daha büyük aşkından vazgeçmiş ve Necdet'le kalmıştır. Genç adam, aşağı katta ecel terleri dökerken Yasemin ve Rüya kahvaltı hazırlamıştır.
Yasemin, hiçbir şey olmamış gibi salona gelir. Mutlu bir aile gibi kahvaltı sofrasına otururlar.
Yasemin'in gelmeyeceğini anlayan Ahmet, kaderine boyun eğip ve trene biner.