Beraberlik ve aldatmak üzerine araştırmalar yapan Prof. Dr. Mehmet Sungur'a göre; önemli olan kiminle evlendiğiniz değil, o kişiyle birlikte nasıl yol aldığınız.
Psikiyatr Doktor Mehmet Sungur, insanların sürekli değişken varlıklar olduğunun altını çizerek, mükemmel partneri arayan insanların yanlış yolda olduğunu söyledi. Kimsenin ruh ikizinin olmadığını da vurgulayan Sungur, eş arayanların burnunun dibine bakması gerektiğini ifade etti.
* Türkiye'de ne değişti de, herkes ilişkilerindeki yalnızlıktan şikayet eder oldu? "Hayatımın sonuna kadar hep böyle mi kalacağım? İstediğim insanla hiç mi karşılaşmayacağım?" gibi korkularımız var. İşte bu korkularımız bize birtakım seçimler sunuyor. Mükemmel eşi bulmak ya da bulamamak. Oysaki mükemmel eşi bulma olasılığı düşüktür. Aslında mükemmel eş yüzse, kötü eş de sıfırsa, sıfırla yüz arasında bir sürü rakam var.
* Ve bunların farkında değiliz... İnsanlar aradaki rakamları görmüyor. Asıl mutluluk bence aradaki o rakamlarda saklı. Ya hep, ya hiç fikri insanları yalnızlığa itiyor. Yalnızlık insanların kendi seçimidir. İkincisi, çaresizliğin getirdiği yalnızlıktır ki, bu durum insanı depresyona sokar.
YALNIZLIK ÖĞRETİCİDİR
* Yalnızlığı hep kötü biliriz. Yalnız olmak gerçekten kötü bir şey mi? Yalnız olmanın insana öğrettiği çok şey var. Bir kere kendi seçimimiz olarak yalnızlığı yaşıyorsak, kendi gücümüzü görüyoruz. Ayaklarımız yere daha sağlam basıyor. Neleri yapıp, neleri yapamadığımızı anlıyoruz. Gerçek anlamda ne kadar bağımlı ya da bağımsız olduğumuzu öğreniyoruz. Bazı fazlalıklarımızı törpüleme şansımız oluyor. Yalnız olmanın da zaman zaman bir bilgi olduğunu unutmamak gerekiyor.
* Mükemmel eş var mı? Mükemmel eşi niye bulmak istediğinize bağlı. Çiftler, ilişkilerinde sorun yaşadıkları zaman eşlerinden kaynaklandığını düşünür. Onlar da şöyle bir genel kanı vardır: "Eğer mükemmel bir partnerle birlikte olursam, asla bir sorunla karşılaşmayacağım."
* Mutlu beraberlikle, mutsuz beraberlik arasında ne fark var? Fark yok. İnsanlar hep bir elmanın diğer yarısını arıyor. Hatta son dönemlerin moda bir terimi var: "Ruh ikizi." Aslında bu kavramdan kimsenin bir şey anladığı yok. İnsanlar yarım elmadan, tüm elma oluşturmaya çalışıyor. Oysaki mutsuz ilişkilerdeki en büyük hata budur. İki yarım elma bir araya gelip de bir tam elma oluşturmaz. Bütün mesele şu: "Biz olurken, beni kaybetmemek."
* Mükemmel partneri bulunca sorun yine var, öyle mi? Mükemmel partnerle ancak mükemmel sorunlar yaşarsınız. O sorunun çözümü sıradan bir sorunun çözümünden daha zor olacaktır. Mükemmel partneri arıyor olmamızın sebebi, mutlu olacağımıza inandığımız içindir. Bir diğer sebep ise mükemmel partnere layık olduğumuzu düşünürüz. Bir de insanların mükemmelden ne algıladığına bakmak gerekiyor. Unutmayın ki, mükemmel gördüğünüz şey, bir dönem sonra sizin gözünüze kusurlu görünebilir. Çünkü insan, değişken bir varlıktır.
İNSAN DEĞİŞKENDİR
* O zaman nasıl mutlu olunur? Nedense insanlarda iki uç görüş var. Mükemmel ya da değil. Böyle bakıldığı müddetçe, insanların mutlu olması söz konusu değil. Önemli olan mükemmeli bulmak değil. Biriyle birlikte mükemmel doğrultusunda seyahat etmektir.
* Yani hiç kimse boş yere ruh eşini aramasın, öyle mi? İnsanlar ruh eşlerini çok uzaklarda arıyor. O zamanda burunlarının dibindeki güzellikleri göremiyorlar. Ruh eşi diye bir şey nasıl olabilir ki? Eğer ruh eşinizi arıyorsanız, insanların değişmez olduklarını kabul ediyorsunuz. Oysa ki, insan değişkendir.
KADINLAR DA ALDATIR
* Peki, son zamanlarda yaşanan eşler arasındaki aldatmaları neye bağlıyorsunuz? Toplum içinde bir olay ne kadar sık görülüyorsa, onun normalize olma şansı o kadar yüksektir. Ama aldatma hiçbir zaman kabul edilemez. Ama insanlar aldatmaya çeşitli kılıflar buluyor. Kendilerini haklı göstermeye çalışıyorlar. Toplum, aldatma ile sadakatsizliği birbirine karıştırıyor. Aslında ikisi farklı kavramlar.
* Aynı şey değil mi? Kişi, partnerinin dışında başka birisiyle ilişkiye girdiği zaman aldatmıyor. O eşe sadakatsizlik yapıyor. Aldatma ne zaman başlıyor? O ilişkiyi saklamaya çalıştığında, yalan söylediğinde aldatmış oluyor.
* Kadınların aldatması pek konuşulmuyor, neden? Çünkü kadının aldatmasının sonuçları daha tehlikeli. Siz bir kadın için kolay kolay 'Kocasını aldatıyor' diyemezsiniz. Dediğiniz zaman, kültürel değerler devreye giriyor. Evli kadını suçlamak, farklı bir anlam çıkarır. Oysa ki, erkeğin aldatması genelde kanıksanmış bir şeydir.
* Kadınların aldatmadığına gerçekten inanıyor musunuz? Aldatan erkek kadar aldatan kadın da var. Şayet iki ayaklılarla aldatma gerçekleşiyorsa, kadını da erkeği de aldatıyor.
* Aldatmanın etkileri neler? Birincisi, bireysel etkisi var. Aldatan insanda suçluluk duygusu olur. İkincisi, evliliğe olan etkisi var. Açığa çıktı zaman sonu felaket olabiliyor. Üçüncüsü, cinsel yaşama etkisi. Dördüncüsü, çocuklara olan etkisi. Beşincisi ise sosyal çevreye olan etkisidir.
* Eşler neden aldatma gereği duyar? İlgi görmek amacıyla aldatıyorlar. Bazen de beğenildiğini hissetmeye yönelik bir çabanın içine giriyorlar. Kimi çiftler bir ilişki devam ettirmek için bu yolu deniyor. Çünkü partneriniz ne gidecek kadar kötüdür, ne de kalacak kadar iyidir. İnsanlar bir ilişkinin devamı için, başka birine gereksinim duyuyor.
ERKEK SAYISI ARTTI
* Aldatıldığını öğrenen nasıl bir tepki gösteriyor? İlişkilerine devam ediyorlar ya da etmiyorlar. Son zamanlarda bize gelen erkek sayısında artış var. Çünkü eskiden aldatan kadın, erkek için kesinlikle bitmişti. Erkek, öfke kusuyordu. Başka marazlar çıkarıyordu. Kadınların tepkileri ise erkeklere göre daha farklı. Kadınlar aldatılma vakası ile karşılaştıklarında, kocalarının kendisini aldattığı kadını tanımak istiyor. Aldatılan kadının da bu merakını, bir psikiyatr olarak bile ben hâlâ anlamış değilim.