Türkiye'nin yeni erkek pop starı olma yolunda hızlı adımlarla ilerleyen Murat Boz, hayranlarını kışkırtacak açıklamalarda bulundu. Yakışıklı popçu, bir hayranına aşık olmaktan asla çekinmeyeceğini söyledi.
Seksapeli, masum yüzü ve kışkırtıcı şarkı sözleriyle genç kızların yüreklerini hoplatan Murat Boz, kariyer yolculuğunu ve müzikten beklediklerini Elle dergisine anlattı. İşte yakışıklı sanatçının hayatına dair bilinmeyenler:
* Seksi görünmek istemiyorum, normal görünmek istiyorum. Seksilikten dilim yandı çünkü. Bu yüzden çok üstüme geliniyor, bıktım artık.
* İbo Show'a çıkmamla ilgili eleştirilere katılmıyorum. Bizden rica ettiler, ben de katıldım. İbrahim Bey, bu ülkenin en önemli sanatçılarından biri.
Allah artırsın * O kadar çok yerde konser veriyorum ki, hangi şehirde hangi günde olduğumuzu bile bilmiyorum. Hayatım otel odalarında geçiyor ama halimden çok memnunum. Bütün yazı tatil yüzü görmeden konser vererek geçireceğim. Şikayetim yok, Allah artırsın.
* Bilgi Üniversitesi'nde caz vokal bölümünde okuyordum. Ancak maddi problemler yüzünden okulu ikinci sınıfta bırakmak zorunda kaldım ve vokalistliğe başladım. Şimdi paraya ihtiyacım yok ve okula yeniden başladım. Şu anda İTÜ Konservatuvarı Klasik Türk Müziği Bölümü'nde öğrenciyim.
Bir diploma şart * Caz Müzik ve Klasik Türk Müziği o kadar da alakasız müzikler değil. Ciddi benzerlikler var aralarında. Biliyorsunuz; pop müzik bir arz talip meselesi. Dinleyiciler gırtlak nağmeleri yapmamı seviyor, ben de yapıyorum.
* Okula dönmek istedim. Bir diploma şart şu hayatta.
* 'Secret'ı okudum. Çekim yasası çok da mantıklı gelmedi bana. Ancak pozitif enerjiden söz etmesi hoşuma gitti. Çünkü ben burcumdan dolayı karamsar bir insanım. Bu arada biraz eski bir kitap ama Mina Urgan'ın 'Bir Dinozorun Anıları' kitabını okuyorum. Çok etkilendim. Genç yaşlı herkesin okuması gerek.
* 'En İyi Çıkış Yapan Sanatçı' ödülünü almak benim için çok önemli. Çünkü bu ödülü hayatında sadece ve sadece bir kere alabilirsin. Diğer ödüllere benzemiyor.
* Annem emekli öğretmen, şu anda özel bir okulda çalışıyor. Babam işçi emeklisi, bir de benden dört yaş büyük bir ağabeyim var. o da gümrük komisyoncusu. Kendi hallerinde insanlar. Onların hayatlarını pek etkilemedim.
Yalnız olmayı severim * Çok evcimen bir insanım. Uçuk bir hayatım yok, pek dışarı çıkmam. Yalnız başıma olmayı severim ve çok kitap okurum. Arkadaşlarımla da genellikle evde vakit geçiririz. Para, pul, şöhret genellikle insanları değiştiriyor ve beni değiştirmez, demiyorum. Bu tarz söylemler için henüz çok erken.
* Öyle her yere korumalarıyla gidenlerden nefret ediyorum. Mesela Kral TV Müzik ödüllerine korumalarla gelmek çok saçma bence.
* Konserlere korumayla çıkmak zorunda kalıyorum. Kadın hayranlarımdan üstümü başımı parçalayanlar oluyor çünkü. Yine de şikayetçi değilim, her konser verdiğimde 'Oh ne güzel işim var benim' diyorum.
Sevgilim yok * Beni erkekler sevmiyor. Dinleyicilerimin çoğu kadın. Sürekli sevgilerini ifade ediyorlar, hediyeler gönderiyorlar. Hayran hayrandır, benim için yaşları fark etmez. Beni 6 yaşındaki de dinliyor, 60 yaşındaki de. Albümden önce çok kız arkadaşım oldu ama şimdi sevgilim yok. Zaten ona ayıracak vaktim de yok. Şu an en büyük aşkı hayranlarımla yaşıyorum. Hayranlarımdan biriyle de aşk yaşayabilirim. İnsanlara böyle şeylere sınır koyabilir. Ama ben asla koymam. Aşka sınır konulabilir mi ya?
Dozunda şüpheciyim * Türkiye'yi Eurovision'da temsil etmek için teklif aldım. 'Henüz erken' dedim ve hazır olmadığım için reddettim. Gerçekçi ve 'dozunda şüpheci' biriyim. Ortaya bu kadar geç çıkmamın sebebi de bu. Tam altı yıldır vokalist emekçisiyim ben. Vokalistliği hiçbir zaman albüme giden bir yol olarak görmedim. Türkiye'de çok ciddiye alınmasa da, ben bunu başlı başına bir iş olarak ele aldım. Benim vokalistliğe farklı bir bakışım var. George Michael'in arkasında söyleyen adamların bazılarının sesinin ondan çok daha iyi olduğunu biliyorum mesela.
* Shakira'ya da vokalistlik yaptım. Ama en çok Açıkhava'da Ajda Pekkan'a yaptığım düet beni gururlandırıyor.
* Rapsodi adlı bir grubumuz vardı. Anadolu Yakası'nda Pizza Pina adlı bir mekanda şarkı söylüyorduk. Repertuvarımız operalardan, aryalardan, müzikallerden filan oluşuyordu. Hem insanları eğlendiriyor hem de çok eğleniyorduk.