Küresel sermayenin etkisiyle son dönemde yakalanan iyimser tabloyu ektonomiden sorumlu bakanlar kendi başarısı sanıyor Dünyanı en yüksek faiziyle borçlanan Türkiye'de kıyamet kopsa bile tüm yabancılar daha fazla kazanmanın hesaplarını yapıyor.
Ekonomi yönetimi sanki elinde 'sihirli değnek' var sanıyor. Devlet Bakanı Ali Babacan'dan sonra Maliye Bakanı Unakıtan, ekonominin eskisi kadar kırılgan olmadığını belirterek, "Eskiden kitapçık attın ekonomi gitti, şimdi ansiklopedi at bir şey olmaz" dedi. Geçen yıl mayıs ayında yurtdışında yaşanan küçük bir olumsuzluğun dengeleri nasıl alt üst ettiği kısa sürede unutuldu! Madem ekonomi o kadar iyi; neden geçen yıl yüzde 13.25'ten yüzde 17.50'ye yükseltilen faizler aşağı çekilmiyor? Bu başarı ne Unakıtan'ın ne de hükümetin başarısı! Dünyadaki para bolluğu, geçici bir saadet dönemi yaşatıyor.
KİMSE İÇERİYE BAKMIYOR Japonya'dan yüzde 0.50 faizle borçlana fonlar, bu parayı önce dolara sonra YTL'ye çevirerek Türkiye'de yüzde 19 faizle satıyor. Yıl sonunda doları sattığı seviyenin daha altından alarak servetine servet katıyor. Brezilya'da bile faizler yüzde 12.50 iken, Türkiye yüzde 19 faizle borçlanıyor. Zincir nerede nasıl kopar bilinmez. Ancak zincir koptuğunda Türkiye'nin oluşacak dalganın önünde durması çok zor. Çünkü, yabancılar yaklaşık 100 milyar dolarlık Türkiye riski taşıyor. Piyasalarda geçen yıl yaşanandan daha sert hareketler yaşanabilir. Yurtdışında iyimserlik devam ettiği sürece yurtiçinde yaşanan siyasi gerilim, patlayan bombalar, Cumhurbaşkanı'nın seçim yasasını Meclis'e iade etmesi, Kuzey Irak'a müdahale gibi nedenler piyasalar için önemli değil. Tek parti iktidarının başarısını savunan piyasa yorumcuları bile artık, 3 partili bir koalisyon hükümetinin piyasaları olumlu etkileyeceği görüşünü dile getiriyor. 2001 yılında da küresel likidite koşulları aynı şekilde olsaydı, Anayasa kitapçığının fırlatılması, "Bu ülke yasalara çok bağlı" diye borsada hızlı yükselişler yaşanabilirdi. Şu anki şartlarla 2001 yılını kıyaslamak mümkün değil. Ayrıca Küresel sermaye oluk oluk akarken, bu kadar özelleştirmeye rağmen Türkiye'in yıllık 20 milyar dolar çekmesi bazı çevrelerce başarısızlık olarak yorumlanıyor.
ABD'YE BAĞIMLIYIZ Bu çerçeveden bakıldığında hükümetin ekonomi politikalarından ziyade, ABD ve Japonya başta olmak üzere küresel sermayedeki gelişmeler piyasaların yönü açısından önemli. Önümüzdeki dönemde Çin, Japonya ve ABD'den gelecek bir darbe Türkiye'nin 5 yıllık kazanımlarını bir çırpıda silip götürebilir.